Elfler... J. R. R. Tolkien'in kurgusal romanında Orta
Dünya evreninde yaşayan kadim bir irk. Bu irkin
Özelliği ise öldürülmediği ve kederden solmadikları
takdirde ölümsüz oluşları. Yüzüklerin Efendisinin ilk
filminde yaşadıkları orta dünyaya artık karanlıklar
hakim olmaya başlar. Her geçen gün daha da artar
ve ölümsüz elfler kederden solup yok olma tehlikesi
ile karşı karşıya kalırlar. Ve bir grup elf orta dünya
da kalıp karanlıkla savaşmak yerine gri limanlardan
kalkan gemiye binip ölümsüz diyarlara yelken
açarlar.
İşte ne zaman filmin bu karesini izlesem 'bu devir
iman kurtarma devridir' deyip sadece kendi
imanlarını kurtarmak, cennete gidebilmek için
uğraşan insanlar geliyor aklımıza. Sadece kendine
dönüp bakan ve etrafında neler olup bittiğini
bilmeyen bir topluluk.. Bu düşünceye sahip insanlarda tıpkı elfler gibi karanlıkla savaşmak
yerine kolay olanı seçtiler. Güvenli sandıkları
limanlarına, evlerine sığındılar. Gel gör ki 'karanlık
gün' gelip onların evlerinin içini de doldurdu. Güvenli
evlerinde sadece kendilerini kurtardılar. Öyle ki
sadece kendilerini.
Necip Fazıl Kısakürek bu durumu şiirinde şöyle
anlatmış:
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlikları
insanlarda tıpkı elfler gibi karanlıkla savaşmak
yerine kolay olanı seçtiler. Güvenli sandıkları
limanlarına, evlerine sığındılar. Gel gör ki 'karanlık
gün' gelip onların evlerinin içini de doldurdu. Güvenli
evlerinde sadece kendilerini kurtardılar. Öyle ki
sadece kendilerini.
Necip Fazıl Kısakürek bu durumu şiirinde şöyle
anlatmış:
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlikları
Üst katta yaşayan babaanneler, dedeler yada
anneler, babalar. Kandil geceleri nafile ibadetle
sabahlayan insanlar... Ve alt katta işte bu insanların
torunları ve çocukları... Sevgiden nasibini almamış,
zina batağına saplanmiş çocuklar.
Ömer Faruk Canbaz