Gönderi

süregelen bir tartışmanın kitabı
Sosyal Yayınlar, birinci ve ikinci baskıları Sanat ve Sosyalizm adı altında yayımlanan, Plehanov'un ünlü kitabını bu kez özgün adı olan Sanat ve Toplumsal Yaşam başlığı ile ve çeviri üzerinde kimi değişiklikler, eklemeler ve düzeltmeler yaparak yeniden bastı. Ayrıca kitaptaki yazılardan her biri hakkında, o yazının başına konulan bir notla, Fransızca basımı hazırlayan yazı ve kurumunun eklediği bibliyografik bilgiler ve notlar da yeni baskıya alınmıştır. Eskiden bildiğim bu kitabı bu kez yeniden okumakla çok iyi etmiş olduğum kanısı içindeyim. Sözgelişi bütün dünyada çok iyi bilinen "sanat için sanat" konusunda tartışırken Plehanov'un ortaya koyduğu düşünceler, bir sanat yapıtının sosyolojik ve estetik değerleri arasındaki ilişki üzerinde daha kapsamlı olarak durmamı sonuçladı. 1905 yılında ilk baskısı çıkan kitabına yazdığı önsöze Plehanov söyle başlıyor: "Hem hosgörüsü kıt, hem de dalgın bir eleştirmen bana epey garip bir kriter atfetmiş. Bu eleştirmenin iddiasına göre, ben, bireyin gelişmesi üizerinde toplumsal çevrenin etkisini kabul eden yazarları över, bu etkiyi kabul etmeyen yazarları ise yerermişim Beni yanlış anlamak ancak bu kadar olur." İșin tuhafı, benim aklımda da așağı yukarı böyle kalmıştı Plehanov. Bilindiği gibi, bu ünlü Rus yazar, eleştiriyi, idealist eleştiri ve maddeci dünya görüşünden yana olan eleştiri diye ikiye ayırmaktadır, (ki bir döneminde Bielinski'nin de idealist eleştirmen olduğunu söylüyor); onun dediğine göre, idealist eleştirmenler, sanatçının yapıtında ortaya attığı düşünleri, sanat dilinden felsefe diline çevirmek isterler. Oysa Plehanov'a göre, eleştirmenin ilk görevi, belli bir yapıttaki görüşleri sanat dilinden sosyoloji diline çevirmek, belli edebi fenomenlerin sosyolojik eşdeğerini belirlemektir. Oysa Plehanov'a karşı yürütülen eleştiri, onun, okuduğu bir edebiyat yapıtındaki toplumal eğilimlere bağlı olduğu biçimindedir. Eğer o, bu toplumsal eğilimlerden yana ise o kitabı över, karşı ise yerer. Plehanov, "Benim tutumum ise" diye sürdürüyor sözünü, "gülmek ya da ağlamak değil, anlamaktır." Bu sözden hoşlandım. Duygulanmaları, etkileri değil de, usu öne aldığı ve böylece nesnelliğini korumaya kalktığı için. Ama bir edebiyat yapıtını anlamanın çeşitli yolları vardır, hele o günden bugüne çok çeșitli; çünkü estetik değer konusu, içinden kolay çıkılır bir konu değildir. Nitekim Plehanov da "Bir sanat yapıtındaki fikrin tahlilinden sonra, yapıtın artistik niteliklerinin değerlendirilmesi gerekir." diye ekliyor. Demek "fikrin tahlilini" bașa almakla yetiniyor, çünkü ikincisi, birincinin ancak tamamlayıcısıdır. Bielinski, bu iki kesimin bir arada, karşılıklı olabileceği, yoksa ortada yalancılıktan başka bir şey kalmayacağını söylemiş. Fransızca çeviriye Plehanov'un Yaşamı ve Plehanov ve Sanat Problemleri başlıklı iki önemli giriş yazısı yazan Jean Fréville, bilimsel edebiyat eleştirisinin bu "iki görevinin" yerine getirilmesi bakımından Plehanov'un durumunu şöyle belirtiyor: "İdealist teorilere karșı yürüttüğü savaşımdan baş alamayan Plehanov, her zaman 'maddeci eleştirinin ilk işi" dediği şey üzerine durmuș ve sosyolojik açıklama tarzında kalmıştır. Plehanov, ne yazık ki, ikinci iş'e geçmek, asıl estetik olana, elbette ekonomik ve toplumsal gerçekler dışında ayrı bir alan oluşturmayan, fakat bu gerçeklerden çikan ve onları aydınlatan alana yaklaşmak için vakit bulamamıştır. Bilimsel estetiğin Öncüsü olan Plehanov, gerçekte bir sosyolog olarak kalır." Konumuzun bamteli gelir, şurada düğümlenir: Toplumsal koşullar bir sanatçıyı oluşturuyorsa, diyelim Dekadan bir dönemin sanatçısı da Dekadan olacaksa, onu eleştirmeye hakkımız olamayacaktır. Ama Plehanov hiçbir zaman bu sava gelmemiştir. Hatta Fransa'da Dekadan diye anılan ozanların ve yazarların bu tutumunu bir başkaldırı olarak nitelemiştir. Fréville şunları ekliyor: "Plehanov, toplumsal koşulların incelenmesinin sanat problemlerini çözmeye yetebileceğini ve edebiyatın sadık bir kopyaya ya da özete indirgenebileceğini sanmaktan uzak kalacak kadar sağlam bir muhakeme ve bilgi sahibi idi. O, bir sanat yapıtının tarihsel değeri ile estetik değerini birbirine karıştırmaktan daima kaçınmıştır." Burada tartışılması gereken, sanıyorum ki Plehanov'un birincil değeri verdiği sosyolojik değerin estetik değerle ilişkisi konusu. Eğer estetik değerden yana bir sanat yaptt başarılı çıkmıyorsa, elbette onun sosyolojik değeri de artık işe yaramıyor demektir. Karşıtı durum da böyle, "Sanat sanat için" anlayışı da, "yararlı sanat" anlayışı da bugün artık konuşulur olmaktan çıktı. Bakmayın kimi yazılarda hâlâ konu edildiğine. Elimdeki kitaptan söyleyeyim ki, "yararlı sanat" yapıtını monarklar, baskıcılar da istemișlerdir. (I.Nikola, XIV. Louis, I. Napolyon... gibi). Batıda "sanat için sanat" görüşünü, burjuvadan nefret eden yazarlar, ozanlar çıkardılar ortaya. "Onlara göre, sanatı faydalı yapmak, onu, o kadar hor hakir gördükleri burjuvaların hizmetine koşmak demekti." Bugünkü dünyamızın durumu ise elbette çok değişiktir. Bu değişik dünya ile onun gönüllü yazarı elbette birbirine yakışır ve bu dünyada sanatçı "fayda"yı artık dar anlamında değil, gelecek toplumun yüce sanatını kurma anlamında yorumlamaktadır. ÇERÇEVE, NİSAN I987
·
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.