Gönderi

Baş harfleri “Acz”
37 yıl önce bugün vefat etmiş Cahit Zarifoğlu. Birkaç kelam etmek isterim onunla ilgili. Kendisini ilk kez, bana hediye edilen
Yürekdede ile Padişah
Yürekdede ile Padişah
kitabı ile tanımıştım. Yıllar sonra
İşaret Çocukları
İşaret Çocukları
ile bana şiiri sevdirdi.
Yaşamak
Yaşamak
kitabı Ramazan’ı istifadeli geçirmek için bana birçok kıymetli fikir verdi, “günce” yazmaya geri dönmeme vesile oldu. Jet pilotu olma hayaliyle evden kaçması, hayallerin peşinden gidilecek kadar kıymetli olduğunu gösterdi bana. İlk şiir kitabı “İşaret Çocukları” nı, emanet ettiği yazıhanenin sahibi adam yakmış mesela. Ne hissetmiştir acaba Cahit Zarifoğlu? Gönlü kırılmış mıdır? Gönlü kırılsa bile umudu kırılmamıştır ama. Şöyle demiyor muydu o çünkü: “Ama nereye kadar? Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir de geri dönemezsen? İhtiyatlı olmalı. Ya bir de umut olmasa... Evet, umut var. İçimde bunun hep aksini söyleyen korkuya rağmen.” Bu sözleri ile tepeden yuvarlandığım anları hatırlatmıştı bana. Tefekküre vesile olmuştu. Yeniden yazmam için ilham da olmuştu. Ve yine şu dizeleriyle, bana hatırlatmıştı geçmişi, yaşadıklarımı ve nasıl şifa bulduğumu: “alnımı bana bıraksınlar. hiç yalnızlık korkutmayan alnımı.” Bana secdeye giden bir kişinin asla yalnız olamayacağı gerçeğini göstermişti Cahit Zarifoğlu, kelimelerle böylesine güzel oynayarak. Çocuk kitapları da yazmış ne de olsa. Çocuk ruhlu bir şair biraz da bence. Kelimelerle oynayabilmek için bu da gerekmez mi ki bir yazarda? Yine Alaaddin Özdenören şunu der kendisi ile ilgili: “Cahit'in bir diğer özelliği de kendi içine dönük ve kendi dünyasını yaşayan bir insan oluşuydu.” Genelde bende böyleyimdir. Cahit Zarifoğlu da sessiz, sakin, kalabalıklar içerisinde sükûta başvuran birisiymiş okuduklarımdan anladığım kadarıyla. Öyle ki yürüyüşleri bile şöyle anlatıyor: “Hem kendi içimde kalıp hem dışarıda kalabiliyorum.” Yürüyüşün benim için tanımı da budur. Duygularıma böylesine tercüman olan bir yazar işte Cahit Zarifoğlu. Kıymeti apayrı benim için. Sürekli düşünen beni, dalgınlığımı ve karmaşık zihnimi düşününce pek şaşırtıcı bir intihab değil sanki bu… Bana çok katkısı olan Cahit Zarifoğlu’ndan Allah razı olsun. Onu vefatının sene-i devriyesinde bir yazı yazmasam içim rahat etmezdi. Kütüphanemde yan yana dizilmiş Zarifoğlu kitaplarının yüzlerine bakamazdım, elime alamaz üzerlerine notlar yazamazdım. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Bu yazıyı sonuna kadar okuyanlara da teşekkür ederim. Onlara bir Zarifoğlu’ndan bir tavsiye de bırakayım, izninizle. Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi, insanlara “Nasılsınız?” diye sormayın, “Yüreğiniz nasıl?” diye sorun…
·
118 views
Vefa Karagöktaş okurunun profil resmi
Yazıyı sonuna kadar okuyanlara bir tavsiye de benden: İnsanlara yüreğiniz nasıl sorusunu sorduğunuzda bi afallayacaklar. Kimse sormadığı için hatta kişinin kendi bile sormadığı için. Farklı hal ve yüz ifadeleri ile karşılaşabilirsiniz. Şaşırmayın yani. Bir tavsiye daha bu soru ince yüreklilerde bomba etkisine sebep olabilir. Mümkün mertebe onlara bu soruyu az sorun. 😅😂 Yeterince ince yürekli ise kişi tek atımlık bu sormanız o kişiyi ölüme kadar taşır.
Vefa Karagöktaş okurunun profil resmi
Rabbimizin Cahit abim vesilesiyle bizim üstümüzdeki nimeti karşısında 'ACZ' halindeyiz. Kerim olan Rabbime hamd olsun. Cahit abimize rahmet etsin.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.