Gönderi

128 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
İlksöz: Ölüm acı, ölümü beklemek daha da acı. Simone de Beauvoir yurtdışında seyahatteyken bir telefon alır; annesi hastaneye kaldırılmıştır. Evde düşüp uyluk boynunu kırmıştır. Yaşlı olmasına rağmen kendi işlerini görebildiğinden yalnız başına kalabilen annesi güç bela sürünerek kapıya ulaşmış durumu komşularına bildirmiştir. Hemen ambulans çağrılmıştır. Aslında annesi ile ilgilenmeyi kız kardeşine devretmiştir Beauvoir ama bu acil durum karşısında annesinin yanına gider. Zor da olsa bir kırık tedavisi olarak düşünülen süreç yapılan tetkikler sonucu amansız bir yola sapar. Beauvoir annesinin kaçınılmaz sona giden hastalık sürecini haberi aldığı ilk andan başlayarak içtenlikle aktarır: kırık nasıl iyileşecek derken ortaya çıkan acı gerçeği, doktorların (kendince) gerekli gereksiz çabalarını, annesinin yalancı iyileşmelerini, onun çektiği acıları, tüm bu süreçte kız kardeşiyle yaşadıkları karışık duyguları, çaresizlikleri, kabullenmeleri, isyanları ... Adından sonun ne olduğunu bilseniz de aktarılan karışık duygular ve yaşananlar okumayı ağır ve yıpratıcı bir hale getiriyor. O nedenle bu bilinerek okunmalı. Ben hele bu halimle neden mi okudum? Bilmiyorum. Belki benzer acıları okumak, birçok insanın aynı yollardan geçtiğini bilmek, yaşadıklarımı yaşayanları görmek ... Kendimce bazı sığınmalar var ama ne kadar mantıklı tartışılır. Beauvoir ile tanışma kitabı oldu Sessiz Bir Ölüm. Az çok bilgilerimle sert bir karakter (ne kadar doğru bilmiyorum) olarak kafamda oluşturduğum Beauvoir, duygusal yönüyle boy gösteriyor. Eeeee, anne tüm katıları yumuşatıyor işte. . . . Sonsöz(ler): Ne kadar yalnızdı! Ona dokunuyordum, onunla konuşuyordum ama acısına sokulabilmek olanaksızdı. . Sevdiğimiz bir kişi öldüğü zaman, sağ kalmak suçunun kafaretini yüreğimize işleyen yeğin bir pişmanlıkla öderiz. Ölümü, bu kişinin ne kadar eşsiz benzersiz olduğunu açıkça anlatır bize; varlığının, bir zamanlar, bütünüyle var kıldığı , yokluğunun, kendi bakımından ortadan kaldırdığı dünya kadar uçsuz bucaksız hale gelir bu ölü; yaşamamızda daha çok yer tutması, gide gide yaşamamızın tümünü kaplaması gerekirdi gibi gelir bize. Kendimizi sıyırırız sonra bu sersemleyişten: O da, öbürleri arasında, öbürleri gibi bir bireydi, o kadar, diyoruz. Ancak, kimsecikler için elimizden geleni -hiç bir zaman­ yapmadığımızdan, (kendi elimizle çizdiğimiz, tartışılabilecek sınırlar içerisinde bile elimizden geleni yapmadığımızdan,) kendimize, gene de, bol bol sitem edecek sebepler buluruz. . Annesini yitirdiği için bitkin, beli bükük, elli yaşında bir kadına rasladığım zaman, sinir hastası bir kişi diye bakardım ona: Hepimiz ölümlüyüz çünkü; insan seksen yaşına gelmişse, ölecek yaşa artık gelmiş demektir, diyordum. Öyle değilmiş. . Annemin ölümü niye beni bu kadar derinden sarstı? . . .
Sessiz Bir Ölüm
Sessiz Bir ÖlümSimone de Beauvoir · İmge Kitabevi Yayınları · 2019751 okunma
·
29 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.