Gönderi

94 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 1 hours
Önsözden: İlk kitabım olduğundan ve henüz kendimi bu alanda yeteri kadar usta görmemem nedeniyle şiire dair makaleler yazamam ama bir okuyucu olarak şiire dair bir şeyler söylemek gerekirse; aynı tanımı ifade eden yüzlerce farklı cümle kurulabilir. Ancak ben şiirin ne olduğundan ziyade nasıl olma(ma)sı gerektiğinden bahsedeceğim. Şiiri, hikayeden ayıran en önemli özellik benzetmelerdir. Ne kadar redif ve kafiye ile donatsanız ne kadar mısralara dökseniz de eğer bir şiirde ucu kapalı olduğu kadar açık benzetmeler yoksa ona şiir diyemezsiniz. Nasıl ki aynı resimde resim sevdalıları farklı duygular hissedebiliyorsa aynı şiirde farklı hikayeler barındırmalıdır şiir. Her insan aynı şiirden kendi hikayesini kendi duygularını okumalıdır. Şiirin zenginliği herkese hitap etmesidir. Mesela bir fabrikatör kızının fakir bir erkekle ailesi izin vermediği için birlikte olamaması bir hikayedir ve bunu mısralara da dökseniz, sonuna kafiyeler de koysanız, kızın güzelliğini ya da erkeğin duygularını daha önce kullanılmamış sıfatlarla da anlatsanız bu yalnızca tek bir hikayedir ve asla şiir olamaz. Ama eğer sana bakmak suya bakmaktır gibi bir benzetme yaparsanız mısralarınızda, sevgilisinin su kadar güzel olduğunu düşünen bir aşık bunda kendi hikayesini bulabilir. Sana bakmak suya bakmaktır çünkü benim için su kadar hayatisin diyebilir bir başka aşık. Ya da su kadar dalgalısın, su kadar safsın, temizsin. Ya da sevgilisinin çok kirli bir kalbi olduğunu düşünen bir aşkzede pis bir suya bakarken sevgilisini hatırlayabilir. Ya da donmak üzere olan bir insan ılık bir suya kavuşunca eşinin sıcaklığı hatırına geldiğinde bu mısrada kendine ait bir şeyler bulabilir. Ya da çölde kavrulan bir insan bir bardak soğuk su içtiğinde sevgilisinin de su gibi kendisini ferahlattığını düşünebilir. Berrak bir suda kendini gören aşık belki sevgilisinde de kendini görüyordur. Vücudumuzun dörtte üçü su olduğuna göre belki eşim de benim dörtte üçümdür. Onsuz yarım bile olamıyorumdur. Gördüğünüz gibi bir mısra birden fazla kişiye dokundu. Aynı anda hem tek hissi hem de birden fazla hissi barındıran mısralar şiiri şiir yapar. Yani şiir tek bir resim yapmalıdır; tek bir portre. Ama o portrede burun, gözler ve kaşlar yerine küçük aynalar koyarsanız hem portrenin teması bozulmaz. Hem de okuyucu o detaylarda kendini görür. Bu kitapta şiiri şiirlerle anlatmaya çalıştım: ŞİİR Öyle bir halde bıraktın ki beni Derdimi ancak şiirler anlatabilir Ve kalem dahi oynatamamamın nedeni Sen roman yazmaya bile değmezsin Ve roman çok daha büyük ve heybetli de görünse de, Bir tüfek gibi Çok daha ufak olan bir çakı; öldürürken çok daha fazla can yakabilir! Bu yüzdendir şiire sevdam, Yalnızca ölümü, gerçekten arzulayanlar bilebilir Başlangıca dair(2): Tema olarak ise insanı ele aldım. Önyargılarımızı anlattım. İnsanlığı, insan olabilmeyi, insan kalabilmeyi anlatmaya çalıştım. Günah benim olmadıkça isimli şiirimden: Elbette ki yaptığı günahtır Ancak senin yaptığın dedikoduyu şeytan bile kıskanır, Sen sen ol bilmeden yargılama insafsızca Ben günaha günah demem, günah benim olmadıkça Beşeri aşkın çok güzel bir duygu olduğunu ancak eğer sadece beşeri aşk duyuyorsa bir insan bunun sadece bencillik olacağını, üstelik Allah’a ihanet olacağını, Allah’ın bize verdiği nimetlere bayrağa, ezana ve de vatana da ihanet olacağını anlamaya çalıştım. Bir araç düşünün birinci viteste gidiyor ancak yol uzun hızlanıyor doğal olarak. Ancak vitesi ikiye atmıyor. Motor bağırıyor. Ancak sürücü konuya hakim değil. Bu araba neden bağırıyor diyor. Gaza daha fazla yükleniyor. Kısa zamanda motoru tüketiyor, motor yanıyor, araç yanıyor, sürücü varacağı menzile varamadan yanıyor. Bizler bu dünyaya bu dünyanın yaratıcısını sevmeye gelmişiz. Eğer birinci viteste gidip birinci viteste yaşarsak bu ömrü bir araç olan bu hayatımızı da mahvederiz kendimizi de yakarız. Oysa Allah’ın bize verdiği nimetleri belki bir meyveyi, belki bir kadını, duyduğumuz ezanı, bal yapan arıyı, damarlarımızda akan kanı sorgularsak ve ardını görürsek yani vites değiştirirsek. Ancak o zaman menzile varabiliriz. Bir araç olan hayatta değil, son vites olan gönlümüzde yanmamız dileğiyle… Başlangıç isimli şiirimden: Padişah dururken vezirin ayaklarına kapanma Boynunu vurdurursun Temiz yüreklilikle Yusuf’u istemek yetmez yaratandan Vazgeçmek gerekir Yusuf’tan Bunca zaman sonra ben gerçek Züleyha’yı bulmuşum Neyleyim Yusuf’u demek gerekir Bir damla eğer seninle iki damla oluyorsa demek ki onu iki eden sensin Sensiz senden değerli değil, Onu kaybettiğinde üzülmüyorsan, hak edersin onu Çiçeğin yanından gül bahçesini görmezsin Yüksel, vazgeç ki çiçekten gül bahçesini göresin Bir gülün kokusuna kapılıp gül bahçesinin kokusundan vazgeçme Belki dünya belki kainat belki de yokluk kadar bir gül bahçesini Tek bir güle terk etme Hem ölmek istemiyorsun Hem de cennete gitmek istiyorsun Terk etmeden bedeni cennete gidemezsin Cennet sanırsın arafı Cehennemden geldiysen Devamı için Başlangıç gerek Selam ve dua ile…
.Başlangıç
.BaşlangıçMustafa Pektaş · Kutlu Yayınları · 201623 okunma
··
30 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Şiiryazar okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Yanıt, Yönet, Yont ya da herneyse hocam. Sahiden kullanıcı adınızın açılımı nedir :))
Yaren okurunun profil resmi
Çok güzel incelemişsiniz Mustafa hocam. İnceleme bu kadar şahaneyse kim bilir kitabınız nasıldır... Yüreğinize sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.