6 Mayıs 1972 sabah saat 9.00'da Ankara Adliye Binası'ndayız.
Deniz, Hüseyin ve Yusuf'un mektuplarını almak için,
babalarıyla birlikte, İnfaz Savcısı Sami Uğur'un odasına çıkıp,
geliş nedenimizi söylüyoruz. Sami Uğur'un, mektupları
vermemek için, o gün takındığı tavrını hala unutamam.
Çocuklarını daha birkaç saat önce kaybetmiş olan babalara;
istemeseler bile mektupları vermekte kanunen zorunlu iken,
gerçeği söylemiyor.
-Ben mektupları sıkıyönetime verdim (!)-
Hepimizde son derece gergin bir hava,
Ankara Savcısı Fazıl Alp'e gidiyoruz.
Mektupları, ne pahasına olursa olsun, almadan buradan
ayrılmayacağımızı, bu yüzden çıkabilecek olayların
sorumluluğunun bize ait olmayacağını, kesinlikle, belirtiyoruz.
Fazıl Alp durumun farkında; infaz savcısını çağırtıp
gerekli talimatı veriyor, biraz önce kendisinde mektupların
bulunmadığını söyleyen Sami Uğur'dan, mektupları alıyoruz...-
Yusuf iki mektup bırakmıştı; biri babasına, diğeri akrabalarına.
Akrabalarına yazdığı mektubu vermediler.
Ancak, verilmeyen bu mektup infazlarda bulunan
avukatlar ve babası tarafından okundu.
Bu metin; okuyanlarca, hemen o gün;
yani 6 Mayıs 1972 günü, yazılı olarak saptandı.
Av. Zeki Oruç Erel'den edindiğimiz bu metinde Yusuf şöyle diyor:
2 Mayıs 1972
Mamak-Askeri Cezaevi
Bütün Akrabalara,
Bu mektubumu okuduğunuz zaman, artık aranızda olmayacağım.
Mektubumu, senatonun idamlarımızı onayladığını
öğrendiğim anda yazıyorum. Şundan emin olmalısınız ki;
bu güne kadar davama olan inancım sarsılmamıştır.
Sehpaya gidene kadar da en ufak bir sarsılma olmayacaktır.
Ben, halkımın kurtuluşu, Türkiye'nin tam bağımsızlığı için savaştım.
Sizler beni tanıyorsunuz. Bir yıldan beri, bu bir avuç sömürücüler,
vatan satıcıları, işbirlikçiler; ellerindeki bütün imkanlarla,
bizi dışardan yardım gören, beyinleri yıkanmış,
vatan haini, dışardan emir alan, bölücü, anarşist diye tanıtmaya
ve halkımızdan bizi koparmaya çalıştılar. Bu bir avuç azınlığa
göre vatanseverlik; vatan satmak, yabancılarla işbirliği yapmak,
NATO'yu, Amerika'yı savunmak, 6'ıncı Filo'yu ağırlamak,
milyonlarca köylünün geçimi olan haşhaş ekimini
elinden almak, işçinin grev hakkını engellemek.
Amerika'ya ve emperyalizme hizmet etmektir.
Biz bunlara karşı çıktık.
Bunun için; biz vatan haini, onlar vatansever oldular.
Bizi, bu mücadelemizden dolayı, güya adil mahkemelerinde
yargılayan ve yine adil kurumların eli ile asacak olanlar
bilmelidirler ki; biz halkımızın kurtuluşu ve Türkiye'nin bağımsızlık
mücadelesi uğruna, şerefimizle bir defa öleceğiz.
Bizi asanlar ve astıranlar ise; her gün bin defa öleceklerdir.
Son sözüm: Yaşasın işçiler, köylüler! Yaşasın Devrimciler!
Yaşasın halkımın kurtuluşu ve bağımsızlığı için savaşanlar!
Yaşasın tam demokratik Türkiye'nin kurulmasından yana olanlar!
Kahrolsun emperyalizm!
Kahrolsun Sunay, Erim, Tağmaç, faşist koalisyonu.
T. Yusuf Aslan
YUSUF ASLAN SON MEKTUBUNU SENATONUN İDAMLARI ONAYLADIĞI GÜN YAZMlŞTI...Kitabı okudu