Gönderi

224 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Cauldfield adlı küçük bir kasabada annesi ve üçüz ağabeyleri Charlie, Brian ve Andrew’la birlikte yaşayan onaltı yaşındaki Frankie Budge, Memphis’ten gelen Zeke ile tanışana dek rutin bir yaz geciriyordu. Geleneksel yaglı karpuz yakalama yarışmasında tanışan Frankie ile Zeke, birbirlerini çok iyi tanımasalar da, yalnızlıklarının da etkisiyle, birlikte zaman geçirmeye başladılar. Frankie yazmayı, Zeke ise çizmeyi seviyordu. İkisinin de anne babası arasında sorunlar olması onları bir miktar daha birbirine yakınlaştırdı. Bir gün üzerinde “Kenar, altın arayıcılarıyla dolu bir gecekondu mahallesi. Biz kaçağız, kanun bize aç, bize susamış.” yazan, Zeke’in çizimleri ve ikisinin kanını damlattıkları bir afiş tasarladılar. Sözler Frankie’nin, çizimler Zeke’in fikriydi. Sonrasında bu afişi Frankie’lerin evinde buldukları bir fotokopi makinesi ile çoğaltıp gizlice kasabanın her yerine asmaya başladılar. Can sıkıntılarını gidermenin ve sadece ikisinin eseri olan, sadece onların bildiği bir sırrı paylaşmanın heyecanı ile ufak tefek yakınlaşmalar da yaşayan iki ergendi onlar. Afiş asma işini uzun bir süre devam ettirdiler. İlk başta kimsenin dikkatini çekmeyen afiş, zamanla merak edilmeye, arastırılmaya, esin kaynagı olmaya, hatta afişi kendine mal edenlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Zamanla bu olay öyle dallanıp budaklandı ki, taklitciler, afişte yazan kenar çetesini avlayanlar ortaya çıktı. Hatta afişler taklitçiler tarafından başka eyaletlere de yayıldı. Ne yazık ki, bu çete avları sırasında ölenler bile oldu ve güvenlik güçleri olaya müdahale etmek zorunda kaldı. Tüm bu olanlara medya ‘ Cauldfield Paniği’ adını verdi hatta. Olayların bu kadar dallanıp budaklanması Frankie ve Zeke ilişkisini de etkiledi ve Zeke’in olaylı bir şekilde kasabadan ayrılmasıyla sonuclandı her şey. Ve öykünün devamında da Frankie’nin yirmi yıl sonraki hayatını ve bu arada olanları anlatıyor yazarımız. Yirmi yıl sonra bile bu olayın yankıları devam ediyordu üstelik. Konusu ilgimi çektiği ve Domingo yayınevinden çıktığı için almıştım aslında. Ama, pek sevemedim kitabı. Çünkü, üzerinde bana göre anlamsız sözler yazan bir afiş üzerinden anlatılan olayları okurken biraz sıkıldım açıkçası. Frankie ve Zeke’in davranışlarını da kafamda tam oturtamadım. İlginç tiplemeleri severim aslında. Ama, ikisini ilginç de bulmadım. Sadece sonlara doğru bir yüzleşme kısmı vardı orası ilgimi çekti. Bana hitap etmeyen, olay örgüsünü sevemedigim bir kitap oldu maalesef. Kitabın dili ve çevirisinde hiçbir sorun yoktu bu arada. Bu nedenle de konu ilginizi cektiyse bir şans verebilirsiniz diyor, keyifli okumalar diliyorum. Kitaplarla kalın.
Paniğe Mahal Yok
Paniğe Mahal YokKevin Wilson · Domingo Yayınları · 202420 okunma
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.