Gönderi

272 syf.
8/10 puan verdi
SPOİLER İÇERİR YAZIM HATALARI FAZLA OLABİLİR MARUZ GÖRÜN Bu incelemede daha çok Victor karakterine odaklanacağım ve onun neden bir yaşam yaratmak istediğini inceleyeceğim. İlk defa inceleme yapmaktayım ve normal hayatta zaten fazla kitap okuyan biri değilim o yüzden yanlışlarımı maruz görün. Ayrıca karışık ve eksik bir inceleme olabilir. Her neyse, incelemeye başlayalım. Victor Cenevreli bir ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ki bu karakter aşırı zeki bir karakter. Niye böyle dediğimi soranlar için kitapta Victor kendi ağzıyla yaşamın sırrına eriştiğini söylüyor ve tamamen kendi çabalarıyla yaptığı 2 metre civarında bir bedene hayat veriyor. Nedenini bilmediğim bir sebepten insanlar bunu bedene yıldırım çarptırması sonucu gerçekleştiğini söylüyor ama ben kitapta böyle bir ibareye rastlamadım. Ki bu yıldırım olayı ayrı bir olay orayada değineceğim. Şimdilik biz bu karakterin kişisel gelişimine odaklanıp nasıl olurda yaşam verme gibi çılgınca bir şeyi elde etmek istediğini anlamaya çalışalım. Babasıyla Thonon yakınlarındaki kaplıcaları gezmeye giden Victor, çocukluğundan beri doğanın sırlarına meraklı bir çocuktu. Kendisi de zaten bu merakını çok kez dile vuruyor. Mesela örnek bir cümle: "Yeryüzü benim için çözmek istediğim bir sır gibiydi. Anımsayabildiğim ilk duyguların arasında merak, doğanın gizil kanunlarını öğrenmek için yapılan azimli araştırmalar ve öğrendikçe duyulan, kendinden geçercesine bir mutluluk vardır." Victor'ın kaderini belirleyen olay o 13 yaşındayken gerçekleşti. Babasıyla Thonon'un yakınlarındaki kaplıcaları gezmeye giden Victor sert hava koşulları yüzünden bir gün Otelde kalmak zorunda kalır. Bu otel'in koridorlarında kaderini değiştiren bir kitap bulur, bu kitap Alman Hezârfen Agrippa'nın "De Occulta Philosophia" yani "Gizli felsefe üzerine" adlı kitabıdır. Öncellikle şunu söylemek isterim, ne kadar kesin ibareler kullanmış olsamda bu kesin değil. Kesin olmasının sebebi kitapta sadece Agrippa'nın bir kitabını okuduğunun söylenmesi. Nerden bu sonuca vardığımı sorarsanız, yapay zekaya sordum. Tabii ki kendimde kitabı biraz araştırdım. Kitap bir üçleme ve Öklit Felsefeyle alakadar. Öklit Felesefesini bilmeyenler için bu felsefe bilimsel yöntemlerin dışındaki "gizli" yöntemleri araştıran bir felsefe. Bu kitabı okuduğu kitap olarak göstermeminde asıl sebebi bu dur. Çünkü Victor Agrippa'nın o "bilmediğimiz" kitabını okuduktan sonra Öklit Felsefesi ve Metafiziğe yönelmiştir. Tabii, bu kitabı okuduğu dönem 18.yüzyılın sonları olduğu için ve bu dönemde Newton'dan sonra bu yöntemler bırakıldığı için(kitapta yazan bu) Victor bu kitabı babasına gösterdiğinde "bu insanları okuyarak zamanını boşuna harcama" diye bir cevap almıştır. Victor'ın bu kitap karşısında bu kadar büyülenmesinin sebepleri sırayla: O dönemdeki bilimin Victor'ı tatmin etmemesi: "Bilim âlimlerinin ölümsüzlük ve güç arayışına çıkması farklı bir şeydi; bu fikirler sonuçsuz da olsalar, büyük fikirlerdi. Ama şimdi sahne değişmişti. Şimdiki araştırmacıların tutkususanki benim bilimde en çok ilgimi çeken görüşleri çürütmekle sınırlıydı. Benden engin bir ihtişamın kuruntuları yerine pek az değeri olan gerçekleri koymam isteniyordu." Ve babasının aşırı aşağılayıcı bir tonda bunların zaman kaybı olduğunu söylemesi sayılabilir. Kitabı dikkatli şekilde okuduysanız bilirsiniz Victor çok hırslı bir karakter. Konumuza geri dönecek olursak, Victor bundan sonra Agrippa'nın kitaplarıyla beraber Paracelus ve Albertus Magnus'un kitaplarının hepsini okuyor. Bu kitapların onun nasıl etkilediğini kendisinden duyabiliriz: "Eğitimsiz bir köylü ancak çevresindeki nesneleri görüyor ve bunların pratik kullanımını öğreniyordu. En bilgili filozofsa bundan biraz fazlasını biliyordu. Doğanın çehresini saran örtü kısmen aralanmıştı belki, ama ölümsüz hatları hâlâ bir sır, bir esrardı. Bilge kişi onu parçalara ayırmış, tahlil etmiş, isimler vermiş olabilirdi ancak, değil nihai nedenlerini, henüz ikincil ve üçüncül nedenlerini dahi çözememişti. Beni ise insanı doğanın kalesine nüfuz etmekten alıkoyar gibi görünen güçlere ve engellere şöyle bir göz atmış, düşüncesizce ve cahilce tatminsizliğe kapılmıştım. Oysa şimdi karşımda daha derinlere inmeyi başarmış ve daha fazlasını bilen kitaplar ve insanlar vardı, öne sürdükleri tüm fikirleri benimsedim ve onların müridi oldum." "...bir çocuğun körlüğüyle mücadelemi devam ettiriyordum. Öğretmenlerimin rehberliği altında, büyük bir sabırla felsefe taşının ve ölümsüzlük iksirinin arayışına giriştim. Ancak kısa süre sonra kendimi tamamen iksir konusuna verdim. Zenginlik bayağı bir amaçtı; ama hastalıkları insan bedeninden uzaklaştırabilmenin ve insanı acımasız bir ölüm dışında her şeye karşı dayanıklı kılabilmenin şanı kim bilir ne büyük olurdu! Hayallerim bunlarla da sınırlı değildi. Hayalet ya da Şeytan çağırmak gözde yazarlarımın özgürce vaat ettiklerinin arasındaydı ve ben hevesle bu işin peşine düşmüştüm. Sihirlerim sürekli başarısızlığa uğradığında bunu eğitmenlerimin yetenek ya da doğruluktan yoksunluğuna değil, kendi acemilik ve hatalarıma yoruyordum. İşte böylece bir süreliğine coşkun bir hayal gücü ve Çocuksu bir mantığın rehberliğinde tam bir acemi gibi, birbiriyle çelişen binlerce teoriyi birleştirerek ve çeşitli bilgilerin bataklığında çaresizce çırpınarak çökertilmiş sistemlerle uğraştım durdum, ta ki bir kaza düşüncelerinim gidişatını yeniden değiştirene dek." Gördüğünüz gibi kendisi şeytan çağırmaya kadar ilerlemiş. Tabii, hayatında tekrar bir dönüm noktası oluyor ve tekrar bilime yöneliyor. Bu bahsettiğim olay o 15 yaşında iken gerçekleşiyor. O gün geceleyin bir fırtına kopuyor ve bir yıldırım bir ağacı paramparça ediyor. Ertesi sabah merakla buna bakmaya gittiklerinde bir doğa felsefecisi heyecanla elektirik kanunları hakkındaki kendi teorisini anlatıyordu. Bu teori Victor'ı öyle büyüledi ki geri kalan zihninin efendilerini çöpe attı. (Agrippa, Paracelus ve Albertus Magnus) Eskiden hayranı olduğu Simya, Öklit ve Metafiziğe küçümser şekilde bakmaya başlayan Victor matematiğin dallarına yönelmeye başladı. İki yıl sonra Victor İngolstadı Üniversitesine gönderilmesi kararlaştırıldı. Ama malesef ki annesi kötü bir hastalığa yakalandı ve vefat etti. Bunun sonucu gidişi biraz ertelensede en sonunda bu üniversiteye gitti. Bu üniversitede anlattığım 3 olaydan sonra kişiliğine yön veren, daha doğrusu eski günlerini hatırlatan bir adamla karşılaştı. Profesör Krempe. Krempe, Victor'ın uzun süre boyunca takip ettiği insanları duyunca babası gibi bir tepki verip yıllarca zihnini boş insanlarla doldurduğunu ve çalışmalarına en baştan başlaması gerektiğini söylemişti. Victor ne kadar böyle bir şey beklemiş ve hayal kırıklığına uğramadığını söylemiş olsada bilimin kendi bilgi açlığını tatmin edemediğini hatırlamıştı. Ondan sonrada Profesör Waldman'ın dersine girdi. Bu derste Waldman şunu anlatıyordu: "Bu ilmin eski öğreticileri imkânsızı vaat edip ortaya hiçbir şey koyamadılar" dedi. “Günümüz âlimleri ise çok az vaatte bulunuyor, metallerin dönüştürülemeyeceğini ve ölümsüzlük iksiri denen şeyin var olmadığını biliyorlar. Oysa asıl mucize, elleri adeta yalnızca çamurlara bulansın, gözleri yalnızca mikroskoplara, deneylere odaklansın diye yaratılmış gibi görünen bu filozoflar tarafından gerçekleştirildi. Onlar doğanın kuytularına nüfuz ederek gizli köşelerde çarkın nasıl döndüğünü gösteriyorlar. Onlar göklere yükseliyor; kan dolaşımının sistemini ve soluduğumuz havanın yapısını keşfediyorlar. Artık yepyeni ve neredeyse sınırsız güçlere eriştiler. Gök gürültüsüne hükmedebiliyor, yer sarsıntılarını taklit edebiliyor, hatta görünmez dünyanın kendi gölgelerini kullanarak onunla dalga geçiyorlar.” Bu Modern Kimya'ya yapılan övgü sözleri Victor'ı çok etkiledi. Bu değişimi basit anlamayın, zira karakter burda hem alan seçimi konusunda büyük bir zorluk yaşıyor hemde eskiden Simya ve iksirlerle haşır neşir biri idi. Burda ilk başta görünenden daha detaylı bir karakter gelişimi var, bu karakterin yaşadığı her şey çocukluğuyla bağlantılı. Neyse, en sonunda Victor hayatını Kimya ve doğa felsefesine adamaya karar verdi. "Özellikle ilgimi çeken konulardan biri insanın, daha doğrusu yaşayan tüm hayvanların yapısıydı." Kendi kendime hep, “Acaba yaşam ilkelerinin temeli nereden geliyor?” diye sorardım. Oldukça cüretkâr ve sırrını korumuş bir soruydu bu. Yine de korku ve dikkatsizlik çalışmalarımızı sınırlamamış olsaydı acaba neleri öğrenmenin eşiğine gelmiştik? Bu tür koşulları kafamda evirip çevirdikten sonra doğa felsefesinin özellikle fizyolojiye yakın dallarına eğilmeye karar verdim" Bu sözler aslında Victor'ın bize eski okuduğu "zihninin efendilerini" asla unutamadığını gösteriyor. Zira bu anlattığı konuları Paracelus ve Albert Magnus'un "De Vita Long" yani "Uzun yaşam üzerine" ve "De Animalibus" yani "Hayvanlar Üzerine" vb. kitaplarında işlenen konular. Victor karakterine bu üç yazar çok büyük ölçüde etki etmiştir ki daha değinmediğim ve kişiliğinde etki bırakan bir çok kitap var. Örnek verecek olursam Agrippa'nın "De Nobilitate et Praecellentia Foeminei Sexus" yani "Kadın Cinsiyetinin Asaleti ve Üstünlüğü Üzerine" kitabı onun kadınlara olan saygısını ve hayranlığını kazandırdı.(Tabii ki de kitapta böyle bir ibare yok bu sadece bir tahmin.) Neyse, konumuza dönecek olursak, en sonunda Victor ölü bedenleri incelemeye başlar. Mezarlıklarda ve ölü mahzenlerinde saatler geçiren karakterimiz en sonunda sebebini ve nasıl yaptığını söylemesede yaşamın sırrını keşfettiğini ve nasıl can verebilceĝini söyler. Karakterimiz bir süreliğine arada kaldıktan sonra 2 metrelik bir yaratık yapmaya karar verir. Canavarı yaparken büyük bir tutku gözünü karartır. Yaptığın şeyin çirkinliğini ancak bitirdikten sonra fark eder. Hayalleri ve gerçekler arasındaki farkı gören Victor(aynı istediği gerçeklerin ona güzel gelmesi ve asıl hakikatin ona boş gelmesi gibi) korkuya kapılır. Victor'ın bu trajik hikayedeki sonu bir canavar yapmakla sonuçlanmıştır.Hikaye bundan sonra uzun bir süre devam ediyor ama zaten uzun oldu ve amacım karakterin neden bir canavar yaratma gereği duyup kişisel gelişimine hafiften değinmekti. Tabii ki de değinmediğim bir sürü konu var mesela Victor'ın neden kadınlara özel bir saygı duyduğu, arkadaşı Henry'den çocukken dinlediği destanların onu nasıl değiştirdiği, annesinin ölümünün onda nasıl bir değişikliğe sebep olduğu ve ya neden asıl hakikatin onu tatmin etmediği gibi konular var. Zaten ilk incelememde çok fazla yapmak istemedim. Fikirlerinizi belirtirseniz ve hatalarımı düzeltirseniz sevinirim.
Frankenstein Ya Da Modern Prometheus
Frankenstein Ya Da Modern PrometheusMary Shelley · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202014.3k okunma
·
42 views
Hago okurunun profil resmi
Biraz detaysız oldu galiba
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.