Amin Maalouf, tüm olanları Amerikalı Benjamin'in ağzından aktarmış ve tarihe damgasını vuran üç önemli şahıs ile 20. yüzyıl başlarında İran'da gerçekleşen modernleşme çabalarını bu romanında harmanlamıştır. Semerkant'ta başlayıp Titanic gemisinin batmasıyla son bulan, başlangıç ve sonu arasında nerdeyse bin yıl olan bir roman Semerkant. Kitap dört bölümden oluşuyor ama aslında 2 kısma ayrılmış. ilk kısımda Büyük Selçuklu dönemi, Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ı yazma hikayesi ile birlikte döneme damga vuran diğer iki İranlı ve bu üç ünlü ismin ilişkisi anlatılıyor. İlki: Adını daha çok şairlik ve farklı ithamlarla duyduğumuz ama astronomi, felsefe, matematik bilgini olup üçüncü derece denkleminde x'ten şey diye ilk bahseden ÖMER HAYYAM İkincisi: İran kökenli olmasına rağmen, Türk devletinde İslam için vezirlik yapan; ileri görüşlü, üstün siyasi başarıları ve tecrübeleri olan NİZAMÜLMÜLK. Üçüncüsü ise: Haşhaşi gizemli örgütünü kuran, birçok devlet adamına suikast düzenleyip Büyük Selçuklu Devleti'ni yıkılışa sürükleyen, Orta Doğu'ya hükmedecek bir İsmailiye devleti kurmayı amaçlayan HASAN SABBAH. Son bölümlerde ise Ömer Hayyam hikayeleri ile büyüyen Benjamin Ömer Lesage'ın rubaiyatı bulmak için İran'a gidişi, dönemin siyasal olayları ve son olarak da Titanic gemisinin haliyle de el yazmasının batışı anlatılıyor. İlk kısım çok sürükleyici ve ilgi çekiciydi ama ikinci kısım başlardaki kadar sürükleyici değildi bana göre. Ama kesinlikle okunmaya değer bir kitap. Tarihseverlerin bir kaç gün içerisinde bitirebileceği ve seveceği bir kitap olduğunu düşünüyorum ve tavsiye ediyorum. Kitaplarla kalın.

SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202062,3bin okunma

·

61 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Erdi Çetin