Gönderi

اِذَا زُلْزِلَتِ الْاَرْضُ زِلْزَالَهَاۙ وَاَخْرَجَتِ الْاَرْضُ اَثْقَالَهَاۙ وَقَالَ الْاِنْسَانُ مَا لَهَاۚ Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman, (Zilzâl, 99/1) يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ اَخْبَارَهَاۙ İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. (Zilzâl, 99/4) بِاَنَّ رَبَّكَ اَوْحٰى لَهَاۜ Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir. (Zilzâl, 99/5) يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتاً لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْۜ O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. (Zilzâl, 99/6) فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُۜ Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. (Zilzâl, 99/7) فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُۜ Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. (Zilzâl, 99/7)
·
19 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.