Babayla olan ilişki oldukça farklıdır. Ana içinden çıktığımız yuva, doğa, toprak, okyanustur; Baba bu doğal yuvada hiçbir şey temsil etmez. Çocukla yaşamının ilk yıllarında «şöyle bir» ilişkisi olmuştur, o ilk dönemlerde çocuk için onun taşıdığı önemin, anneninkiyle karşılaştırılması mümkün değildir. Ama baba doğal dünyayı temsil etmiyorsa da, insan varlığının diğer kutbunun düşünceler dünyasının, insan yapısı şeylerin, kural ve emirlerin, disiplinin, gezme ve maceranın temsilcisidir. Baba, çocuğun öğretmeni, yaşamdaki yol göstericisidir.
Bu tavırla yakından ilgili olan bir şey de kişinin sosyal, ekonomik gelişmeye olan bağlılığıdır. Ne zaman ki özel mülkiyet ortaya çıktı ve mülk oğullardan birine geçer duruma geldi, işte o zaman baba, oğulları arasından kime mülkünü bırakacağını araştırmaya bağladı. Şüphesiz bu, babanın kendi yerini en iyi dolduracağına emin olduğu, onu en çok seven ve tabiî ki en çok sevilen oğuldu. Baba sevgisi koşullu sevgidir.
Kural: «Seni seviyorum çünkü umutlarımı gerçekleştiriyorsun, çünkü görevini yapıyorsun, çünkü beni seviyorsun.» Koşullu baba sevgisinde de koşulsuz ana sevgisinde olduğu gibi, olumlu ve olumsuz yanlar vardır, Olumsuz yanlardan biri, baba sevgisinin kazanılan bir sevgi olması, beklentiler gerçekleşmezse yitebileceğidir, Baba sevgisinin doğasında, yatan itaat etme en temel erdemdir, itaatsizlik ise en korkunç günah — bunun cezası ise, baba sevgisinden yoksun kılınmaktır.
Olumlu yanı da aynı şekilde önemlidir. Onun sevgisi koşullu olduğuna göre, onu kazanmak için bir şeyler yapabilir, onun için çalışabilirim, ananın sevgisi gibi benim denetimimin dışında değildir.