Yazın sıcak günlerinde çabucak okuyacağım tek serilik tatlı romantik bir kitap okumak istedim. Adı kadar tatlı kaçamaklı bir hikayesi vardır diye 
Tatlı Kaçışım' a başladım. Çok sonra bir birinden bağımsız bir serinin 2. kitabı olduğunu anladım orası ayrı bir konu :)
Lucina (erkek karekterimiz) çok ünlü bir hokey oyuncusu ama yaşadığı sağlık sebeplerinden dolayı emekli olmuş. Bununla hayatının bittiğini çünkü kendisinin hokeyden ibaret olduğunu düşünüyor. Tabii bunda eski nişanlısının ününü kaybettikten sonra onu terk etmesinin de payı vardır.
Emma oyunculuk yaptığı diziden çıkarıldıktan sonra teselli için erkek arkadaşının yanına gelirken onu bir kadınla gördükten sonra toparlanmak için Rosemont malikanesine sığınıyor. Tıpkı Resomont'ın sahibesinin torunu Lucina gibi...
Böylece hikaye başlıyor. İlk başta Lucina'nın huysuzluğu çok tatlı gelmişti. Emma'yla flört etmeleri çok eğlenceliydi. Bir birilerini kızdırmaya çalışmaları, Lucina'nın Emma'ya gizlice yemek yapmaları, beğendi mi diye merak etmeleri falan içimi ısıtan şeylerdi. Ama her şey çok güzel irellerken ve artık kitabı yarılamışken ciddi bir yere varsınlar diyordum ki... (okumamış olsam da) ilk kitaptakı çiftin düğününe katılmalarıyla- aynı zamada Emma'nın arkadaşları oluyorlar- her şey yoluna girecek sandım. Ama düğünden sonra Lucina'nın tavırları beni çok yormaya başladı. Hep kendisini düşünmesi hokeye olan sözde "tutkusu" ilişkilerini de yıpratmaya başladı. Emma'yı tebrik ediyorum ben asla dayanamazdım. Yani kız "seni sen olduğun için seviyorum" diye haykırırken "ben hokey oyuncusu olursam benimle gurur duyarsın" fikrini öyle saplantı haline getirmiş ki düşündükçe o inatçı hallerini sinirleniyorum. Sonda pişman olsa bile o kadar kendi düşüncelerine odaklanıp Emma'nın fikirlerini görmezden geldiği için pek samimi bir karakter olarak kalmadı aklımda.İlk baştaki huysuz hallerini çok sevmiştim ama sonda bozdun be oğlum. O kadar ki bence Emma'nın yaşadıkları arka planda kaldı. Sadece bir kere konuşup kapatıyorsanız sen niye bitirmedin şu hokey konusunu? Emma fikrini açık açık söylediğinde bile inadından dönmüyorsan bu nasıl sevmek? Kavga ederken Lucina'nın iç sesiyle söyledikleri bir birini o kadar tutmuyordu ki o anlar sinirlerimi alt üst etti.
Diğer karakterlerden Sal ve Brommy çok sevdim. Diğer kitaplar onları anlatsın çok isterim. Çünkü Brommy kitabın bir yerinde çok cesur konuştu umarım kendi ilişkisinde de bu sözleri tutan biridir.
Amalie de çok müzip ve çok tatlı bir babaanneydi. Ona bayıldım. Özellikle de Lucin'la uğraşırken.
Tina çok tatlı bir kız olmasına rağmen kardeşi Antoni'den pek de hoşlandığım söylenemez. Kendisi bir az patavatsızdır.
İlk yarısı çok güzeldi! Lucina'na Emma'nın yerine düşünüp kendini küçümseyip değişmeye çalışmasaydı mükemmel bir kitaptı.
Herşeye rağmen Ballı Turta yapan adam çok sevdim.
·
158 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.