Gönderi

Arap kültürünün altın çağının şairleri arasında birisi Goethe'nin bilhassa ilgisini çekmişti: Mütenebbi. Divan şairinin sözü Mütenebbi'ye getirme tarzından, bu şairin onun için özel bir çekim gücüne sahip olduğu anlaşılmaktadır. Burada büyük ölçüde Avrupa'da tanınmayan birinin bahis mevzuu olması Goethe'nin umurunda değildi. Bugün bile, Goethe'nin bu Arap şairiyle alakasını ele almadan evvel bazı bilgilerin zikredilmesi iyi olacaktır. Ebu'l-Tayyib Ahmed İbn el-Hüseyin, "Mütenebbi" mahlası ile, İsa'dan sonra 915'den 965'e kadar yaşadı. O, basit bir soydandı; babası Kûfe'de su hamalıydı. Yaratıcı lisan kabiliyetiyle Mütenebbi, şiir dilinin cesaretli bir yenileyicisiydi ve ortaya çıktığı zamanda o çağın tartışmasız en büyük şairiydi. Arap edebiyatının ve felsefesinin gelişme çağıydı. Bu üç asır (750'den 1055'e kadar) devam eden devir, Abbasi hanedanlığının İslam dünyasının yönetimini ele almasıyla başlıyordu. O zamanlar yeni başşehir olan Bağdat, edebiyat ve sanatın merkezi olmuştu. Gençliğinde Mütenebbi, Samava kenti çöllerindeki Bedeviler arasında yeni kurulacak bir dinin nebisi olarak ortaya çıktı ve Kur'an'ı taklit etmek suretiyle yazdıklarıyla gerçekten birçok taraftar buldu. Maamafih bu, kısa bir zaman sonra kendisinin yakalanarak tutuklanmasına sebep oldu. Mahlas adı olan Mütenebbi -"Peygamberlik taslayan"- bu maceraya atılışının delilidir ki bu ad ile şöhret olmuştur. Mütenebbi farklı saraylarda yaşamış; ancak ne Suriye, Mistr ve Bağdat, ne de İran'da heyecan verici beklentilerine ulaşabilmiştir, aksine sık sık kavga ve tartışmalara karışmıştır. İran'dan dönüş seyahati esnasında Bağdat yakınlarında haydut Bedeviler tarafından öldürülmüştür.
·
231 views
Elif Sena okurunun profil resmi
"Kur'an'a tüm hayranlığına rağmen Goethe, kendisinin bu ilâhî kitapta şahsen hissettiği bazı üslüp eksikliklerini de dile getirir. Bundan sonra o, sözü İslam dünyası içerisinde peygamberliği kritik edenlere getirir; bunlar aynı şekilde Kur'an'a itiraz etmişlerdi. Bu gruba dâhil olan Arap şairlerinden, o, "eski zamanın daha iyi bir şiir tarzı ve üslûbu olduğunu kabul eden" "cins kafalar" olarak bahseder. Bu "cins kafalar", Hz. Muhammed olmasaydı muhtemelen Arapların daha yüksek bir seviyeye ulaşabileceğini ve "saf bir dilde saf kavramlar geliştirebileceklerini" iddia etmekteydiler. Hatta daha da ileri giderek, "Hz. Muhammed'in dillerini ve edebiyatlarını mahvettiğini", öyle ki bir daha asla kendilerini toparlayamayacaklarını iddia etmektedirler. Nihayet Goethe, sözü "cesur ve zeki" şair Mütenebbi'ye getirir. Mütenebbi ki kendisinin Peygamberden daha üstün olduğunu hissediyordu." Çok tehlikeli...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.