"Martin Eden'in üst sınıfın hayatına imrenip gerçekleri gördükten sonra midesinin bulanma olayının farklı versiyonunu yaşayan ben.
İnsanlardan nefret ederken maddi durum ayrımcılığına girmiyorum. Ama o tarz bir yerdeyken insanda yersiz bir beklenti hissi uyandırıyorlar. Bu nasıl oluyor ve niye oluyor bilmiyorum. Normalde hiç benlik bir şey değil.
İşin garip tarafı da insanların bunu sevip kolayca benimsemesi. Garip buluyorum doğallığı bırakıp yapmacıklığı tercih etmelerini, kadın ve erkeğin sevgililik dışında başka bir bağ kuramayacağına kesin gözüyle bakmaya başlamalarını, yolda ya da otobüste konuşmaya gerek kalmadan yvsamaları için görmelerinin yetmesi, her gördükleri kişiyle bir cıvık sohbet çabası vs. ne bktan ve ne kadar iğrenç yaşam anlayışları var ama hiç farkında olmamaları durumlarını daha acınası ve aciz hâle getiriyor.
Herkes tercih ettiğini yaşar çoğu zaman, ona lafım yok ama tercih edilen bana olumsuz yansıyorsa o tercihi bir taraflarına geçiririm. Bu da benim tercihim. (:
Gelişme ve ilerleyiş gibi görünen bu zamanların insanlığı ve görgüyü iğrençleştirip baya geriye götürmesini nasıl karşılıyorsunuz? Yoksa siz de mi bu anlam ve değer yoksunluklarına kalite ya da başarı gözüyle bakıyorsunuz?..
Bugün bu tatil yeri için birisi otobüste doğrudan benle gereksiz sohbet açıp "Burası çok güzel bir yer değil mi?" dedikten sonra benim bu davranışına sinir olup "Yer olarak güzel ama insanlarıyla yer çok zıt. O yüzden yere rağmen burayı hiç beğenmiyorum." dedim düz, umursamaz ve bir tık iğneleyici tonda. Dediğimi anlamayıp arkadan inmek için kalkarken "Burayı beğenmeyen de ne bileyim." demesi ve "Burayı beğenecek kadar yokluktan gelmek de ne bileyim yani." deyip inmemle bazı insanların güldüğünü duydum.
O yerin güzelliği olabilir ama asıl güzellik o bölgedeki insanların güzel olup olmadığında yatıyor. Akıllarını sohbet yerine başka şeylerle meşgul etseler bu orta seviyeye o kadar aşağıdan bakmazlardı da neyse.
Güneş'in beyin ve ahlak eritebildiğini de düşünmeye başladım bunlara denk gele gele. (: Böyle hassasiyeti (!) olanların direkt gözleri ya da ağzı erise daha güzel olurdu..."