Gönderi

Bir Yudum Kitap
İnsan, ömrünü hoyratça harcıyor. Şu an bir şeyleri değiştirmek için belki de son andır, bilmiyor. Sinan Biçici, "Zaman, bir kayayı toprağa dönüştürüyorsa kim bilir insana neler yapabilirdi?" diye soruyor. Bu sabah bir düşünün sevgili okur: Kayayı toprak yapan, bize neler yapar? Var olun. Sinan Biçici - Leydi Chiviyazıları Yayınları, s.254-255 Kentin dört bir yanında onları arıyorlardı. Sophie ve Herbert ise her şeyden habersiz Larissa ile cellatlarına doğru dört nala at sürüyorlardı. Biricik aşkına kavuşmak için her şeyden vazgeçen Sophie ile iki iyi dostu onları bekleyen ölüme doğru sürüyorlardı atlarını… Gelinlik içinde genç bir kadın, yanında müstakbel damadı ve nedimesiyle şüphe çekmeyeceklerdi. Lordun görevlendirdiği şövalyeler, şimdi can almak için kılıç kuşanan bu dört şövalye Herbert’le birlikte bir gelin ve nedimenin peşine düşmüşlerdi. Herbert, her doğan yeni gün, hangi rüzgarın getireceğine bile dönüp bakmayacak kadar birlikte vakit geçirmişti ölümle. Biricik aşkı Franz’ın yaşadığını duyduktan sonra hiçbir şeyi önemsemeyen Sophie’nin başka bir şeyi duyacak hali yoktu. Zavallı Larissa ise, çocukluk arkadaşını gelinlikle izlerken, hayatında ilk defa ona kadınlığını hissettiren aşk duygusunu tattıran Herbert’e masum, kaçamak gözlerle bakıp kendi düğününü hayal ediyordu. “Soylu efendimiz adına, açın kapıyı” diye bağırıyordu kapının ardından gelen ses. Zaman o anda durdu. Sophie’nin gözlerinin yeşiline benzeyen ormanlarda kuşlar uçmaz oldu. Gözlerine benzeyen okyanus maviliğindeki balıklar yüzmeyi unuttular. Tenine benzeyen buğday tarlalarına bir daha güneş doğmadı. Önümüzdeki bahar evlenip, etraf bembeyaz örtüye döndüğünde ilk bebeğine hamile kalacaktı Larissa. Ilk kılıç darbesiyle yüzündeki gülümseme sonsuza kadar asılı kaldı o güzel masum yüzünde. Herbert, ölümle karşılaştığında eski bir dostunu görmüş gibi selamladı ve kılıcını çekti. Sadık hizmetkarı ve delikanlılık çağından beri sırdaşı olduğu Lord Franz’ın biricik aşkı Sophie’yi korumak için son kez, düşmana ya da isyancılara değil, birlikte bağlılık yemini ettiği şövalyelere çekmişti kılıcını… Sophie, hayal ettiği gibi beyaz gelinliğini giyinmiş, söz verdiği gibi büyük kiliseye gelmişti. Ama biricik aşkı Lord Franz’ın randevusuna gelmesini bekleyemedi. Zaman, zamansız gelen bir aşk için bir kez daha durdu. Tekrar kanat çırpmak için 500 yıl bekleyecek Sophie’nin kalbi gibi durdu…
·
4 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.