Gönderi

520 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Spoiler Geliyor !! Hikayemiz Luc Soubeyras adlı polisin intiharı ile başlıyor. Polisimiz ölüp geri diriliyor desek yeridir. Laure, Luc'un eşi ve onu da ekleme ihtiyacı hissettim. Bu arada Mathieu Durey, hikayeyi bize aktaran adamın ismi. Ki başlangıçlar oldukça eğlenceli geliyor. Katedraller, anılar, cesetler, ölümler, hepsi bir arada ve siz gelecek bölümlerde bunları çözmeye çalışırken bir bakıyorsunuz ki kitap bitmiş. Rahiplikten Polisliğe... Koprofili, Ondinizm, Zoofili, Nekrofili ile İtaat, Yoksulluk, Dürüstlük ve Yalnızlık. 1. Bölüm ‘Mathieu' bu şekilde bir girişle sonlanırken Mathieu, Luc'un intiharı sonrası o komadan çıkmaya çabalarken onun soruşturmasını yürütmeye çabalıyordu. 2. Bölüm ‘Sylvie’ Mathieu'nın Luc'un intiharına ilişkin merakı nedeniyle araştırdığı hastane ve ziyaretleriyle geçiyor. Sylvie Simonis ve ölüm nedeni ile cinayetin örtbas edilmesini göz önüne alarak yaptığı araştırmalardan oluşuyordu. Cinayet olduğu kanısına vardığı bu ölümle ilgili sonunda birkaç ipucu elde etmişti ama bunlar iline yarayacak mıydı ? Bir kimyager, labaratuvar, böcek yetiştirme merkezi. Peki bunlar işe yarayacak mıydı ? Ordusu böcekler olan bir katil fikri çok ilgimi çekmişti açıkçası. Sylvie ölümünün araştırması için Mathieu, araştırmalarına devam ediyor ve burada yatan Lamberton ona katilin kimliğini veriyordu. Peki gerçek katil o muydu ? Sylvie'nin kim olduğu ve ölümüne ilişkin bağlantılar sizi çok şaşırtacak gibi. Tabi iş bu kadarla sınırlı değildi. Cinayet aydınlansa da yurt dışında da benzer cinayetlerin olması Fransa sonrası seriyi İtalya'ya sürüklüyordu. 3. Bölüm ‘Agostina’ başlığında açılıyor. Cinayet işledi zannıyla tutuklanan bir kadın. Bizimkinin daha bölüm başından arabasında saldırıya uğraması da gidişe hız kattı diyebilirim. Estonya, İtalya ve Fransa. 3 seri olay var ama seri cinayet veya seri katiller yok. Ancak katillerin yağışı birbirine fazlaca benziyor. Ölümden dönmek gibi. Bu bölümde Vatikan'ın derinlerine bir giriş yapıyoruz ve Katolik olmanın en büyük yaşan kaynağı Vatikan'da kılavuzumuzun adı ‘Rutherford’ Canlandırılmış bir kütüphane bile vardı. Bizimki bu araştırmalarda kimle görüşürse görüşsün bi şekilde saldırıya uğramaya ve gittiği yerlerde ‘Ölüm Getiren’ olmaya devam ediyordu. Manon Simonis ise tahmin edildiği üzere ölmemişti ve Mathieu şimdi de bunu araştırıyordu. Ayrıca bu 4. Bölümün de ismini almıştı. ‘Manon’ Bu bölümde rahiple görüşmeler yapılırken misyonerliğe de değiniliyor. Yazarın yavaş yavaş müslüman olduğunu düşünmeye başladım artık. Son olarak da misyonerlerin amacını açıklar gibi rahibin ağzından ‘İslamı geriletmemiz lazım, başka çaremiz yok' deyişini kolay kolay bir Hristiyan yazar kullanmaz. Açıkçası bu kadar açık sözlü bir yazarı okumak ve dinlere de hakaret etmemek, sadece kendisi için değil okuyucu için de oldukça saygılı bir anlatım şekli gibime geliyor. Bu bölümde Mat, Luc'a ne olduğunu -gerçekte öğrenince- biz de oldukça şaşırdık diyebilirim. Luc'un uyanması ve Mathieu’a bazı şeyler söylemesiyle bölüm bitiyor ve 5. Bölüm yani ‘Luc’ başlıyordu. Burada Luc'a ne olduğunu bulmak için bir hipnoz uzmanı çağırılıp, bazı testler uygulanmıştı. Manon, Luc, Beltrein. Aslında katil iyiden iyiye her ölümle birlikte 'Şeytan' başlığında toplanıyordu ama Mathieu bunu 'Mantık' çerçevesinde kanıtlamaya ve bunu yapanın ölümsüz olduğunu kanıtlamaya çalışacaktı, peki yapabilecek miydi ? Mathieu Durey. Hikayemizin baş kahramanı. Ancak benim biraz da eleştirim olacak. Bilgi var, gerilim var, hatta tarih kronolojisiyle cinayetler de var ama bu Mathieu sanki kitaba 'Hesoyam' yazarak başlamış gibi değil miydi ? Tamam kitap zaten güzel de adamı bu kadar da olmaz dedim. Adamlardan kaçıyorsun otoyol kenarındasın tamam hava karanlık ve sisli ama sen nasıl oldu da çimenliği gördün, düz yolda nasıl adamların arkasından dolaştın. Yanında kız da var karşında üç adam falan. Yani biraz da abartı vardı. Tabi güzel yerler olmazsa olmaz. Cinayet işleme şekilleri, final kısmı ki o kısım başlı başına ayrı bir roman çıkartacak kadar zengindi. Hele ki cinayetleri gerçekte işleyen 'Şeytan' kimmiş bunu öğrenince bayağı şaşıracaksınız. Beyin yakan son konuşma da halen aklımda. Oldukça başarılı bulduğum bir kitap. Ah bir de ucuz filmlerde -tutulsun diye- konulan erotik sahneler hem de hiçgereği yokken konulmasa çok daha güzel olabilir. Yanlış anlamayın yolda okuyorum bazen, şansımdan mıdır nedir hep bu adamın kitaplarındaki cinsel içerikli sayfalara geldiğimde de yan koltukta oturan kişilerin kitaba göz ucuyla baktığını görüyorum. İstemsizce bir utanç kaplıyor içimi. Bu kitaptan sonra da düşüncem gene yazarın bir kitabı ile devam etmek ama bakalım. Biraz dinlenmeyi de düşünüyorum, biraz yoruldum artık. Son olarak ekleyeceğim de, eğer bu yazarın herhangi bir kitabını okumadıysanız ve çokça duyup, tavsiye alıyorsanız; benim kanımca 'Leyleklerin Uçuşu' kitabından başlayarak seri şeklinde çıkış yıllarına göre okumanız. Hatta belki ilk çıkan kitapları eski diye bulamayabilirsiniz, PDF olarak bakın derim. Bulamayanlar olursa da benimle iletişime geçsinler, yardımcı olurum. Sağlıcakla ve Kitapla kalın..
Şeytan Yemini
Şeytan YeminiJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20196,3bin okunma
·
71 görüntüleme
Ali Gözümoğlu okurunun profil resmi
Kitabı tam olarak hatırlamıyordum, hatırlattınız, teşekkür ederim inceleme için, bana göre yazarın en iyi kitabıydı. Kitabı gizli gizli okumuştum isminden dolayı:) Keyifli okumalar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.