Gönderi

GRİ ŞEHİR MAHKÛMLARI
Gri şehri terk edin, Varsayarsak kaçın. Nefesi keserse, Ağır bir imtihan olursa, İnsanını bile görme. Sokakları biraz Arnavut kaldırımı, Ucu İstanbul'a çıkar. Bu şehre varmasınlar, Kendilerini yormasınlar, Ruhu bile bilme. Gri şehri rengini terk edin, Ağlamayın ağaç altında. Yağmur bu kar değil, Bu işe kâr değil, Kaçın bu şehirden. Mezarlıklarda canlı insanlar, Kurşun döker gölgeler. Ah bir zamanlar gelir geçer, Varmayın yalnız yollara, Düşe kalka çıkar çamura... Tekrar eden şeyler yok, Olmasınlar bu bana. Ten azizleştikçe çürüyor, Zayıf kaldıkça ölüyor, Bir oldukça yeşilleniyor... Hayatın gayesi mi? Sınır çizgisi ötesi. Amacının sonlarında maalesef, Yeni yeni terleyen sakal üzerinde, Uçan yavru bir kumru zaman. Gri yozlaşmayı def edin, Tentelerde yırtılacak, kopacak ip olmayı, Düşe kalka yorulmayı. Bu yontulmak ama, Basbayağı sonunda. Ruhlar âleminde beden, Satır ve sütun demeden. Hayatı emeklerken, Beklemek derin bir yara, Kalırsa sana ... Nefesim sonrasında bambaşka bir meyhane, Soluduğum kadar zaman kalır bana. İçime doldukça bu bana, Heyecan sonrasında, Bu dünyanın dünyasında. Satır ve sütun demeden, Yol yordam demeden. O gri hayatları, O derin zaman kaybını, Kaçıp olacakları bırakmak. Bu gri şehri terk edin, Bu derin sakinliği. Bu hiç bilinmezliği, Bu hiçliği, Nasıl olursa olsun... Bu gri şehri terk edin, Uğramadan sınırında. Kısa bir film gibi oysa, İnce ince dokumalık sonrasında, Bu şehri terk edin büyük bir garibe ... Derin yapraklı yollarında, Geniş zaman çerçevesinde, Al olur işte bir zamanda. Özgürlük arayışında, Bu şehri kaçıp terk edin. AYKUT BARIŞ ÇELİK
·
44 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.