Gönderi

336 syf.
10/10 puan verdi
Mevlana Gerçeği
Mevlana’ya karşı hep şüphelerim vardı. Anadolu boydan boya Moğol zulmüyle inlerken, dini bir otorite ve önder olan Mevlana, halkı örgütleyip, işgalci Moğollara karşı neden mücadele etmediğini, halkı Moğol işgaline karşı neden direnişi çağırmadığını hep merak ederdim. Mevlana, hayatı boyunca barış, hoşgörü ve sevgi mesajları vermiş, insanları içsel bir yolculuğa davet etmiştir. Ancak, dönemin siyasi ve sosyal kaosuna karşı sessiz kalışı, birçok kişi gibi benim de kafamda soru işaretleri oluşturmuştur. Moğol istilası ve bu dönemde yaşanan toplumsal travmalar, insanların farklı tepkiler vermesine neden olmuştur. Mevlana’nın da kendi yöntemleriyle bu zorluklara yanıt verdiğini düşünmek mümkündür. Ancak, onun direniş çağrısında bulunmaması, tarihsel olarak farklı yorumlara ve eleştirilere açık bir konu olarak kalmaya devam edecektir. Mevlana Celaleddin-i Rumi, Afganistan’ın Belh şehrinde doğmuş, daha sonra babasının Harzemşah ülkesinden ayrılmak zorunda kalması üzerine Anadolu’ya gelmiştir. Bu zorunlu göçün sebebi, tarihsel kaynaklara göre, babası Bahaeddin Veled’in Harzemşah Sultanı Alaeddin Muhammed ile aralarında yaşanan anlaşmazlıktır. Bu anlaşmazlıkların sebeplerinden biri olarak, ahilik teşkilatının liderlerinden Ahi Evran’ın hocasıyla yaptığı Farsça mı, Türkçe mi üstün tartışması gösterilmektedir. Çocukluğundan itibaren Anadolu’da yaşamasına rağmen Türkçe öğrenmemiştir. Aynı dönemde ise Karamanoğlu mehmet bey ise “ Bu günden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşmayacak” şeklinde ferman çıkartarak bozulan Anadolu birliğini ve Moğollar tarafından desteklenen fars kültürünü bertaraf etmeyi amaçlamıştır. Ayrıca Mevlana eserlerinde Türklerden dünyayı imar etmek Rumlara yıkmak ise Türklere mahsustur şeklinde bahsetmiş ve ayrıca Oğuz Türklerini merhametsiz kan emici yağmacı şeklinde nitelendirmiştir. Mevlana'nın Fihi Mâ Fih eserinde Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın hazremşahlar üzerine yürümeden önce bir mağaraya inzivaya çekildiğini, uzun süre ibadet ettiğini ve bunun üzerine Allah'ın dışarı çık, her nereye gidersen muzaffer ol şeklinde diyerek Cengiz Han'a yetki verdiğini ve Moğolların bu şekilde Allah'ın buyruğuyla yola çıktıkları için karşılarına çıkan herkesi yendiklerini ifade etmektedir. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin “Fihi Mâ Fih” eserinde Cengiz Han hakkında övgü dolu ifadeler kullanması ve onu ilahi bir yetkiyle donatılmış olarak tasvir etmesi, dönemin zorlu sosyo-politik koşulları ve Mevlana’nın stratejik düşünceleri çerçevesinde anlaşılabilir. Bu ifadeler, Moğolların bölgedeki hâkimiyetini ve zaferlerini manevi bir temele oturtarak meşrulaştırmayı amaçlamaktadır. Ayrıca Anadolu baştan başa yakıp yıkan baycu Noyan hakkında “Baycu veli idi fakat o bunu bilmezdi” şeklinde ifadeleri de mevcuttur. Kitabı okuduğumuzda ise şu soruların cevaplarını buluyorsunuz. -Mevlana Celaleddin-i Rumi, Şems-i Tebrizi, Kimya Hatun ve Mevlana’nın oğlu Alaaddin Çelebi arasındaki ilişkiler, kimya hatunun ölümü daha sonrasında şems ve Alaaddin çelebinin ölümleri arasındaki neden sonuç ilişkileri. - Mevlana ile ahi evren arasında ki siyasi ve toplumsal mücadele, Mevlana’nın oğlu Aladdin çelebinin ahi evranın yanına sığınması, - mesnevi içerisinde ki garip hikayeler - ahi evren aslında Nasrettin hocamı - Hacıbektaş veli ile mevlana arasında ki mücadele Kitabın ana dayandığı kaynaklar ise “ahi evranla mevlana mücadelesi ve ariflerin menkıbeleri” adlı kitaplardır. Kitabı tavsiye ederim tarihe özelliklere selçuklunun son döneminde ki Anadolu tarihini anlamak için okunmasını öneririm.
Mevlana Gerçeği
Mevlana GerçeğiÜmit Doğan · Destek Yayınları · 202419 okunma
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.