Gönderi

"Kopyalanma paradoksu"
Hiçbir şeyin orijinal olmadığı bir evrende yaşadığınızı düşünün. Her şey sahte. Hiçbir düşünce yeni değil. Hiçbir yenilik, orijinalite yok. Hiçbir şey ilk kez yapılmamış ve hiçbir şey de son kez yapılmayacak Hiçbir şey tek değil. Herkesin yalnızca bir değil, sınırsız sayıda kopyası var. Bu sıra dışı durum, evrenin uzamsal olarak sonsuz olması ve yaşamın gelişme olasılığının sıfır olmaması koşuluyla vardır. Sonsuzluğun, ne kadar büyük olursa olsun sonlu herhangi bir sayıdan çok farklı olması nedeniyle ortaya çıkar. Sonsuz büyüklük ve madde içeriğinde bir evrende bir yerde meydana gelme olasılığı sıfır olmayan herhangi bir şey sonsuz kez meydana gelmek zorunda. Şu anda hepimizin sonsuz sayıda tıpatıp kopyası biz şimdi ne yapıyorsak aynısını yapıyor olmalı. Ayrıca yine her birimizin sonsuz sayıda tıpatıp kopyası da şu anda bizim yaptığımızdan başka şeyler yapmakla meşgul. Aslında her birimizin sonsuz sayıda tıpatıp kopyası, şu anda sıfır olmayan bir olasılıkla yapıyor olabileceğimiz herhangi bir şeyi yapıyordur. "Kopyalanma paradoksu" diye bilinen bu ürkütücü durum, Alman filozof Friedrich Nietzsche tarafından sonsuz bir uzayın sonuçlarının farkına varıldığı 1886 yılında Güç İstenci adlı eserinde irdelenmişti. Nietzsche şöyle yazıyor: Evren, varlığını oluşturan o büyük şans oyununda hesaplanabilir sayıda kombinasyondan geçmek zorunda ... Sonsuzlukta şu ya da bu zamanda mümkün olan her kombinasyon gerçekleşmiş olmalı; bunun da ötesinde sonsuz sayıda gerçekleşmiş olmalı Bu kopyalanma paradoksunun akla gelebilecek her türden garip sonuçları var. Biz yaşamın evriminin sıfır olmayan bir olasılık olduğunu düşünüyoruz (çünkü varız). Dolayısıyla sonsuz bir evrende sonsuz sayıda yaşayan uygarlık var olmalı. Bunlarda her yaştaki kopyalarımız bulunuyor. Öldüğümüzde, her birimizin sonsuz sayıda kopyası, geçmiş yaşamımızdaki tüm anılara ve deneylere sahip olarak başka yerlerde yaşamaya devam edecek. Bu ardışıklık sonsuz olarak geleceğe doğru sürüp gideceğinden bu paradoksal senaryoda bir anlamda her birimiz sonsuza kadar yaşıyoruz. Burada başka bir garip sonuç da ortaya çıkıyor. Gerçek geçmişimi ama olası tüm geleceklerimi içeren tüm tarihlerimi göz önüne aldığımda, birkaç saniye içinde varlığımı yitirdiklerim, varlığımı sürdürdüklerimden çok daha fazla. Peki o zaman nasıl oluyor da yaşamayı sürdürebiliyorum?
·
80 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.