Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Martı’nın yazarı Richard Bach’dan etkileyici bir hikaye yine. Yazarın bir iddiası var!(Aslında bu sadece benim yorumum) İrademizle ya da değil, her davranışımızı hipnotize olmuş bir biçimde gerçekleştiriyoruz! Ne demek istiyor? Hemen açayım. Kitap, bulunduğu uçakta kocası kalp krizi geçiren bir kadının yardım çığlıkları ile başlıyor. Mesele şu ki pilot yine aynı kadının kocası etkili bir giriş bizi anında sarıyor zaten. Kadının başka bir pilot tarafından yönlendirilmesi, yazarın deyimine göre hipnotize edilmesi kitabın ana konusu. Yazarın savunduğu şey şu: hipnotize edilen insanlar kendi iradeleri dışında hareket eder, hipnozcu ne derse onu yapar ya; işte insanların gösterdikleri her davranışı hipnoz sonucu sergilediğini aktarıyor. Biz neye inandırılmışsak onu gerçek sayıyor onu yaşıyoruz. Oldukça iddialı ve belki de doğru bir tespit. Gerçeklik kavramı nedir? Kim neye, hangi gerçeğe inandığında nasıl hareket eder? Bir şeyin olabileceğine ya da olamayacağına gösterdiğimiz inanç olayın sonucunu değiştirir mi? gibi hem içimizi huzursuz eden hem de kocaman kapılar açan önermelerle dolu bir metin. Kitap başta okuması kolay gibi gözükse de yarıdan sonra baş karakterin kendisi ile yani “üstbenliği” ile olan konuşmaları felsefi değer taşıdığından tekrar okunmaya gerek duyulabilen cümleler içeriyor. Bize, insanın kendine daha çok güvenmesini, olumsuz düşünceler beslediği konulara farklı bir bakış açısı ile yeniden bakması gerektiğini, neye inanırsak o olacağımız için kendimizle ilgili olabildiğince olumlu duygular ve düşünceler beslememiz gerektiğini öğütlüyor. Bazı kısımları cümle cümle masaya yatırmak tartışmak istedim. Kendimize ya da başka birini verdiğimiz her komut( şunu yap, şunu söyleme, bu böyledir, şöyle düşün…) bir önermedir, önermeyi ne kadar tekrar edersek önerme pekişir ve sonucunda hipnotize olunur. Aslında bunun benzeri anlatımı çok kez duyduk. Şöyle düşünelim(şu an sizi hipnotize edeceğim) : diyelim ki ben şanssız olduğumu düşünüyorum ve bunu ara ara tekrarlıyorum. Tesadüfi bir şekilde her insanın başına gelen minik aksilikler beni bulduğunda “evet tabii ki beni bulur böyle şeyler ben şanssız biriyim” deyip durunca ve bunu tekrar edince artık tamamen şansız olduğuma inanıyorum. Al sana kendi kendini hipnotize etme! Çok doğru değil mi sizce de? Kendimizle ilgili neye inanırsak daha çok onu yaşamıyor muyuz? Verdiğim örneğin aksini düşünmüşümdür her zaman kendim için. Ben şanslı biriyim. Böyle dedikçe, şanslı olduğuma inandıkça bunu görüyorum ve bunu çekiyorum. Özetle, kendimize verdiğimiz önermelere dikkat edelim! Bu önermeler gerçekliğimiz olabilir. Tabii ki tavsiyemdir, okuyun dostlar. Ben tekrar okuyacağım bazı kısımlarını.
Hipnozcu
HipnozcuRichard Bach · April Yayıncılık · 2009860 okunma
·
276 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.