Acaba Aşk "Yeniden" Önemli Olabilir mi?
Murakami'nin "Birinci Tekil Şahıs"ını okuduktan sonra acaba aşk "yeniden" önemli olabilir mi diye düşündüm. Maymunun sözleri* beynimin içindeki bir duvarda gedik açtı. 
Annie Ernaux'nun "
Yalın Tutku"sunun sonunda kadın gençliğinde zenginliğin parasal şeylerle ilgili olduğunu düşündüğünü, ama şimdi zenginliğin saf ve tutku dolu bir aşk yaşamak olduğunu anladığını söylüyordu. Bu kadınla o maymunun güzel bir ikili olacağını düşünüyorum. Meğer ki kadın bir maymunla sevişmeyi keyifsiz bulmazsa. Maymun için sorun yok, o zaten insan kadınlara aşık oluyor.
Murakami'nin kahramanlarının kendilerinin yapmadıkları ama aslında kendilerinden ayrılan başka kendilerinin yapmış olabilecekleri şeylerden dolayı kendilerinden şüphe etmelerini seviyorum. Gerçekte olup olmadığı belli olmayan olayların kurgusuna kaptırıp gidiyorum. “Acaba onu öldürmüş olabilir mi?” Öldürmediğini biliyor, öldürmediğini biz de biliyoruz, ama ya kötü bir ruhun etkisinde kaldıysa ve yaptıklarını hatırlamıyorsa. Ya da evrenin tekinde böyle bir şey olmuş olabilir. Bal gibi.
Spotify’da AC/DC'den "You Shook Me All Night Long" çalmaya başlıyor. Ayarlarda “Bass Booster” seçili, çünkü Sony MDR 7506/1’imden en çok bu ayarlarla keyif alıyorum. Şarkı tüm gece hızlı bir makine gibi çalışan bir kadından bahsediyor. Konuya uygun diye düşünüyorum.
Birinci Tekil Şahıs'a dönersek, içindeki öyküler. Kısaca.
Taştan Yastık (On a Stone Pillow): Sırf evi çok uzakta diye metrodan durağımda inip benimle sevişen kadının yazdığı tankaların** bazıları yıllar sonra bile aklımdan çıkmıyor. O tankalar o sıradan kadının kendi hafızasından bile silinmiş olabilir. **5-7-5-7-7 biçiminde 31 heceden oluşan geleneksel Japon şiiri.
Krema (Cream): Birden fazla merkezi olan bir çember düşünebilir misin? "Aklın var ya, o zor şeyleri düşünebil diye var. Anlamadığın şeyleri anlaman için. Bunun dışında kalanlar olmasa da olur, sıkıcı şeylerdir hep."
Charlie Parker Bossa Nova Çalıyor (Charlie Parker Plays Bossa Nova): Gerçekte çalamaz, çünkü daha önce öldü.
With the Beatles: Okulun koridorunda kucağında Beatles albümü olan kızı gördüğümde zaman yavaşladı. O geçip gidene kadar kalbim deli gibi attı. Sonra bir kadını sevip sevmediğimi anlamak için o anı ölçek olarak kullandım. Kız arkadaşımın yaşadıklarının bazıları hafızasından kaybolan, hafızasının kaybolduğu anlarda korkunç şeyler yapmaktan korkan ve bu yüzden evden çıkmayan abisiyle kız arkadaşımla o gün buluşmayacağımız halde buluşacağımızı sandığım için evlerine gittiğimde yaptığım uzun sohbetten yıllar sonra Tokyo'da karşılaştım. Kız arkadaşımın iki çocuğunu ve eşini bırakıp intihar ettiğini öğrendim. Abisi iyileşmişti.
Karnaval (Carnaval): Çok çirkin bir kadınla arkadaş oluyorum. Onunla Robert Schumann'ın "Carnaval"ını kimin en güzel çaldığıyla ilgili konuşmalar yapıyorum. Kadın birden ortadan kayboluyor. Daha sonra kadının ve onun olağanüstü yakışıklı kocasının yaşlı insanların emeklilik paralarını çalmak için yaptıkları dolandırıcılıktan tutuklandıklarını gazetelerde okuyorum.
Şinagavalı Maymunun İtirafı (Confessions of a Shinagawa Monkey): Isı kaynağı olamayacak ilişkilerden uzak dur! *"Düşünüyorum da aşk denilen şey yaşamayı sürdürebilmemiz için zaruri olan bir yakıttır. Aşkımız bir gün bitebilir. Ya da güzel bir şeye dönüşmeyebilir. Ama aşk bitse de, gerçekleşmese de, birine aşık olmanın, birine aşk beslemenin hatırasına tutunmaya devam ederiz. Ve bu yine de bizim için değerli bir ısı kaynağı olur. Eğer bunun gibi bir ısı kaynağı olmazsa insanın yüreği –ve tabii maymunun yüreği de– durucu, çorak, ıssız topraklara dönüşür.”
Birinci Tekil Şahıs (First Person Singular): Takım elbisemle bardayım, kitap okuyorum, kadının teki arkadaşının arkadaşı olan bir kadına yıllar önce yaptığım o çok fena şeyden dolayı bana öfkeli. Bir şeyler söylüyor. Ben öyle bir şey yapmadım. Gitmeye karar veriyorum. Çıkana kadar kadının bakışları sırtımı deliyor.
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.