Gönderi

160 syf.
9/10 puan verdi
Lovecraft'ın kabus gördüren başyapıtı
Iä! Iä! Cthulhu fhtagn! Ph'nglui mglw'nfah Cthulhu R'lyeh wgah-nagl fhtagn! Sonsuza dek yatabilen ölü değildir ve tuhaf uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir! H.P. Lovecraft'ın en önemli eserlerinden biri olan ve korku-gerilim türünde en çok okunan 66. kitap olan bu başyapıt, korku severler için bulunmaz bir nimet. Kitap 7 hikayeden oluşuyor ve ilk satırdan itibaren sizi korkutmaya başlıyor. Bu nasıl bir performans, insan gerçekten hayret ediyor. Eser, Randolph Cartner'in ifadesi ile başlıyor. İlk hikaye yalnızca 8 sayfa olmasına rağmen o kadar korkutucu ki yüzlerce sayfaya bedel. Bu 8 sayfadan bile en az 3 korku filmi çıkar. Ayrıca eser, çoğu film, şarkı ve oyunlara ilham kaynağı olan Cthulhu mitolojisi ve deli Arap Abdul Alhazred’in Necronomicon’u hakkında önemli bilgiler içeriyor. Lovecraft bu eserde resmen sanatını konuşturuyor ve kalemini aşmış bir ressamın fırçası gibi kullanıyor. Lovecraft'ın kalemi bir müzisyenin veya bir ressamın sanatını icra etmesi gibi. Erich Zann'ın Müziği ve Pickman’ın Modeli isimli sanatsal hikayeleri bunu okuyucuya hatırlatmak için yazılmış sanki. Tüm hikayeler, korku dolu betimlemelerden oluşuyor ve salt korkuyu okuyucunun bilinçaltına ilmek ilmek işliyor. Gece korkunç bir atmosferde hikayeleri sindire sindire okursanız kabus görme olasılığınızın çok yüksek olduğunu söyleyebilirim. Çünkü bu hikayelerin aktarımı tamamen imgesel, soyutluk, bilinmezlik ve okültizmden oluşuyor. Hikayelere gelecek olursak; Randolph Carter’ın İfadesi: Harley Warren adlı karakter, Arapça ve Hintçe yazılmış kadim kitaplar ile cesetler hakkında karanlık araştırmalar yürütüyor. Sürekli olarak bazı cesetlerin mezarlarda asla çürümeden, sağlam ve şişmiş bir halde binlerce yıl yatmalarının sebebine dair teorilerden durmadan bahsediyor. Daha sonra Randolph ile Warren, tuhaf kablo cihazları ve kürekler ile mezarlığa gidiyor. Warren, yer altına merdiven ile inilen geçitten Randolph'un geçmesini istemiyor, çünkü aşağıda aklını kaçıracağı cinsten şeyler olacağını söylüyor. Telefon kayıtları ile olanları aktaracağını belirtiyor. Aradan biraz zaman geçtikten sonra, Warren telefondan acilen burayı terk etmesini istiyor ve bir süre sonra ses kesiliyor. Randolph'un ısrarla cevap beklediği sırada telefondan bir yaratık sesi, arkadaşının öldüğünü söylüyor. Hikayenin kurgusu, betimlemeleri, anlatışı inanılmaz korkutucu, bana göre Lovecraft'ın kesinlikle okunması gereken en korkunç hikayelerinden birisi. 10/10 Yabancı: Bu hikaye, tüm hayatı boyunca karanlık bir şatoda yaşamış, ismini bilmediği, kendi görüntüsünü bile görmemiş, izole yaşayan bir karakteri konu alıyor. Karakter, şatodan kaçıp insanların arasına karışmak istiyor. Ancak insanlarla dolu bir partiye girdiğinde herkesin bir yaratıktan kaçtığına şahit oluyor. En sonunda kemiklerine kadar kemirilmiş garip yaratıkla karşı karşıya kalıyor. Yaratığa dokunmak istediğinde bunun bir ayna olduğunu ve aslında yaratığın kendi olduğunu anlıyor. Bu hikaye de inanılmaz derecede tüyler ürpertici ve gizemli. Hikaye anlatımı da oldukça gotik, kasvetli bir hava hissettiriyor. 7/10 Erich Zann'ın Müziği: Auseil sokağında Erich Zann adındaki bir komşusunun violin çalışından etkilenen kahramanımız, Zann'ın evine ziyarete gider. Ancak o odada yalnız olmadıklarını fark eder. Apar topar binadan kaçan karakter, ilerleyen yıllarda müzisyeni bulmak istediğinde ne o sokağın ne de Zann diye birinin varlığının hiç olmadığını öğrenir. Bu hikaye de yine yüksek dozda gizem içermekte. 6/10 Herbert West-Diriltici: West isimli bir doktorun ölüleri diriltme ile ilgili sapkın deneylerini anlatıyor. West, deney uğruna taze ceset bulmak için mezarları kazıyor, I. Dünya Savaşı'nda gönüllü doktorluk yapıyor ve ceset kaçırıyor. Hikaye gerçekten tüyler ürpertici. Kurgu ve anlatım o kadar başarılı ki sanki o deneyleri siz yapıyormuş gibi hissediyorsunuz. Tüm detaylar en ufak ayrıntısına kadar betimlenmiş. Hikayenin sonu da fazlasıyla korkutucu bitiyor. 10/10 Duvarlardaki Fareler: Karakterimiz atalarından kalma Exham Manastırını restore etmesini ve bu manastır hakkındaki korkunç söylentileri literatürden temizlemek istiyor. Bu nedenle restore ettikten sonra Niggerman adlı kedisiyle bu manastırda kalmaya başlıyor. Ancak gördüğü bitmek bilmeyen gizemli rüyalar ve fare sesleri üzerine bu manastırı ekiplerle araştırmaya mecbur kalıyor. Araştırma sonucunda manastırın içinde tarihi sunaklar ve gizli bir mağara keşfediliyor. Mağaranın içine giren ekip bir daha farelerin gazabına uğruyor. Ancak karakterimizden başka o fareleri gören de yok. 7/10 Pickman’ın Modeli: Karakterimiz, bu hikayede Pickman adında bir ressamın korku dolu resimlerinin sırrını öğreniyor. Pickman'ın yerin altında harabe evine giden ve burada “Yaratık Beslenmesi” adını verdiği eserleri gören karakterimiz o kadar korkuyor ki bu travma nedeniyle yer altındaki metroya bile binemez hale nasıl geldiğini anlatıyor. 8/10 Cthulhu’nun Çağrısı: Karakterin büyük amcası George Gmmell Angell'in gizemli ölümünü araştırmasıyla başlıyor. Amcasının odasında bulunan kilitli kutu içerisinden çıkan tuhaf küpürler ve kabartmalı semboller bu araştırmayı hızlandırıyor. Daha sonra bu notların ve sembollerin Cthulhu ismi verilen tarikata ait olduğu ortaya çıkıyor. Bu tarikat, Cthulhu adında dev bir yaratığın denizlerin altındaki R'lyeh şehrinde yaşadığına ve çağrısı ile tüm dünyaya tekrar egemen olacağına inanıyor. R'lyeh’de yaşayan yaratıklar, bu tarikat üyelerine rüya yoluyla ulaşıyor ve dünyanın farklı bölgelerinde benzer rüyalar görülüyor. Bu gizemli tarikatın sırrını çözmek için detektiflerin de bulunduğu bir grup üye araştırmalarını sürdürüyor. Johansen isimli bir gemi tayfasıyla beraber tesadüfen Cthulhu isimli yaratığa tanık oluyor. Bu olaydan bir süre sonra korkudan dayanamayıp ölüyor ve karakter de artık bu tarikatla ilgili çok fazla bilgiye sahip olduğundan diğerleri gibi öleceği günü bekliyor. 10/10
Cthulhu'nun Çağrısı
Cthulhu'nun ÇağrısıH. P. Lovecraft · İthaki Yayınları · 20181,986 okunma
·
34 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.