Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

567 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Tarafını seç!
Farkında olunmayan spoiler içerebilir. Kitabın özüyle uyumlu, sevdiğim bir parça: m.youtube.com/watch?v=5iC0YXs... Öncelikle kitabın türünü soranlara ne yanıt versem diye az düşünmedim, hangi kategoriye sokmaya çalıştıysam elimden kurtuldu. Yeraltı edebiyatı desek, benziyor ama tam olarak değil. Felsefe desek arkaplanında bolca var ama felsefi metin değil. Aksiyon zaten seçenek bile sayılmaz, kitabın adı Kinyas ve Kayra'nın maceraları değil neticede. Tabi bu düşünceler saniyeler içinde zihnimde gezerken verdiğim cevap "bilmem ki" oldu. Bir insanın iç buhranları kelimelere kolayca dökülemezken, Günday iki koskoca dünyayı sığdırmıştı kitabına. Ben iki kelimeyle geçiştiremezdim. Bir dostum sormuştu, hayatın bir simülasyon olup olmadığını hiç düşünmüş müydün diye. Evet dedim. Olması ile olmaması eşit derecede mümkün. Nihilistleri düşündüm, yarı yarıya haklılardı, aynı derecede de haksız. Bu örnek nerden mi çıktı; hayat aslında bizim bakış açımıza göre şekillenir, bu kitapta da bunun iki zıt kutuplardaki örneğini görüyoruz. Biri hiçbir şey yok, hiçbir şey yok! derken diğeri her şey var, her şey var! diyebiliyor. Ve ikisi de buna kendince sebepler buluyor ve kendilerince de haklılar. Bu örnek, bazıları mutluluğu zor şartlarda dahi bulurken bazılarının ise her şey uygun olduğu halde yanından bile geçememesini çok güzel açıklıyor. Ben, ben olduğumu bildim bileli hayatın anlamını arıyordum. Var oluşun ve yok oluşun değişmez gerçeğini arıyordum. Bu kitapta bunun felsefesini çok güzel bir biçimde buldum. Hayatın öneminin önemsizliğinde yattığını söylersem herhalde parmağınızı şakaklarınızda döndürüp deli mi bu diyeceksiniz. Ama Günday'ın söylemeye çalıştığı şey de bu. Biz insanlar basit canlılardık özümüzde, basit şeylerden mutlu olabilecek şekilde evrilmiştik. Değer verdiğiniz birinin sizi sevmesinin kutsayıcı hazzını düşünün, yada soğuk bir kış akşamında kahvenin sıcaklığı içinizi ısıtırken kitabınızın sayfalarını çevirmeyi. Şimdi, sizin kastettiğiniz anlamda bir deli olmadığımı anlamışsınızdır. Her insan hayatı taşıdığı gibi ölümü de taşır bedeninde. İyiliğin en doruk noktasını taşıdığı gibi kötülüğün en derinlerini de muhafaza eder içinde. İntihar edenlere rastlanmıştır tarihte, bedenini öldürmek isteyenlere. Oysa ilk defa zihnini öldürmekle tanışmıştım. İnsan, öldürebilir miydi zihnini? Yada neden öldürmek isterdi zihnini? Hayatın gerçeğini kavramaya çalıştığımız çocukluk döneminde güzeldi her şey. Tahminimce sorumlulukların olmaması değildir en büyük sebebi, bilincimizin olmamasıdır. Özbilinç, kendini bulmanın anahtarıdır evet ama o da, hayatın kendisinin çelişkilerle dolu olmasına benzer şekilde, kendini kaybetmek istemenin de anahtarıdır. Toplumun çoğunluğundan sıyrılan ve deliliğin sınırlarında gezinenler farkındadır her şeyin. Ve her şeyin farkında olmanın sonucudur zihnini öldürmek istemek. Peki ya bir insanın zihni nasıl tekrar yaşama döner, ölmek üzereyken. "Ah ne güzeldi başkalarını sevindirmek" diyordu Zweig olağanüstü bir gece kitabında, bir insanı sevindirmekten daha da güzel olan onu yaşama döndürmekti. İçi ölmüş, kendini bağımlılığın ve yokoluşun bağrına bırakmış birini çekip kurtarmaktı. Bize tıp fakültesi sıralarında öğretilen kalp masajı sadece ölmekte olan bedenleri diriltmeye yarıyordu, ölmekte olan zihinler içinse başka yöntemler gerekliydi. Bunu da Kinyas'tan öğrendim. Kendini mutlu etmenin anahtarı bir şekilde başkasını mutlu etmekten geçiyordu. Bunu tekrar hatırlamak güzeldi. Ve Kelimeler... Gidiyorum kelimesi en fazla ne kadar şey ifade edebilir? Kelimelerin zihinden geçenlerin binde birini bile anlatamadığını bilen sizden birilerinin cevap verebildiği soru. Diğerlerininse bir sonraki cümleye boş bir zihinle geçtiği, duraksamadığı soru. Yan yana oturup hiçbir şey konuşmadan birbirini anlayabilen insanlarınsa şuan gülümsediği soru. Neticede en zoru da yaşamak. Her şeye rağmen yaşamaya devam edebilmek. Nasıl olsa bir gün öleceğiz, ne acelemiz var yaşamı küçümsemek için. Bazıları yaşamanın da uzun ve acılı bir intihar olduğunu söylerken haksızdı, acılara odaklanmaktan yaşamayı unutanların zavallı haykırışlarıydı çıkardıkları kuru gürültü. Bu kitabı okuyanlar kolayca yaşamını ikiye ayırabilir; Günday'dan önce ve sonra olarak. Bazıları kurgu kısmını eleştirse de Günday'ın henüz lisede yazmaya başladığı ilk kitabı olduğunu düşününce eksiklik ortadan kayboluyor. Sonuç olarak bu kitap herkese göre değil, yeri geldiğinde yer altının foseptik cehennemine inmeyi, yeri geldiğindeyse arşı tutan meleklerin kanatlarına değebilmeyi bilenler için. Önyargılı, sıkı ahlaki tutumlarıyla mutlu olanlar kapağını bile açmasın, kendi iyiliği için. Yeraltından 1000kitap'a, "huzursuz" okumalar.
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202227bin okunma
··
442 görüntüleme
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme, yaklaşık 3-5 ay önce okuduğum ve yarım bırakmamak adına bitirdiğim bir kitap oldu benim için.Anlatım dili ve kurgunun ,edebi yönün yetersizliğine takıldım diyebilirim. Şu anda Sade’nin okuduğum Sodom kitabı’ndan benzerlikler taşıyan bir kitap.İnanç,erdem, ahlak hayattan çıkarıldığında sonuç ne oluyor Kayra’nın hayatında gördük.Kinyas’ı da geri döndüğü ve taraf değiştirdiği için samimi bulmadım açıkçası... Kendime zarar vermenin yolu, tamamen başka insanların hayatına, malına tecavüz etmekten geçiyor.. Nefsanî ne kadar haz varsa sınırsız bir şekilde yaşayarak zihin öldürmek yolu, hele ki Kinyas tı galiba yapan fidye için kaçırdığı 16 yaşındaki kıza yaptıkları..Bunca kötülüğe rağmen kalpleri patlamadı... Kendilerini boşa yordular,bedenlerini ortadan kaldırarak zihinlerini de kestirme yoldan öldürebilirlerdi.Amaçları ergence macera yaşamak gibi geldi bana. Şunu kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim, okumamış olmayı isterdim bu kitabı..Çok pişmanım,O küçük kıza tecavüz sahnesinden sonra elim ayağım boşaldı sinirden bir süre kendime gelemedim, o an çıplak elle boğabilirdim Kinyas’ı..Bir süre kitaba ara vermek zorunda kaldım.Ahlakçı ve erdem düşkünü bir insan olduğumdan değil, bu kadar kötülük gereksizdi, onların değersiz zihinlerini ortadan kaldırmak için.. Ben niye bu kadar içselleştirdim ki bu kitabı🙄Lise öğrencilerinin okuyor olması beni üzmüş olabilir..
Samet Ö. okurunun profil resmi
İyi edebiyat gerçekten beslenir. Gözlerimizi açmamızı salık verir. Her gün taciz tecavüz kadın cinayeti haberi olan bir ülkede kendinize kalın duvarlar örmüşsünüz. Ama bu sizi ve sevdiklerinizi kötülükten korumayabilir her zaman, unutmayın. Ben de sizi rahatsız edeceğim, ama az buz değil kan donduran cinsten. Yine de istemiyorsanız açmayın elbette. Haa bir de bu vaka Şahsiyet adlı dizide işlendi. Yine senaryosu Hakan Gündaya ait. İyi ki yazdı. İyi ki Alzheimer olan bir millete hatırlattı. amp.onedio.com/haber/13-yasind...
4 sonraki yanıtı göster
İbrahim okurunun profil resmi
Bu kitap büyük bir sunuş başarısıdır en azından bitirilme sayısının %30 unu sunuşa vermek gerekir. Senaryo daha çok aksiyon filmlerini andıran ama felsefesini ancak düz metinde aktarılabilecek bir yapıt. Nereden bakarsan farklı,çarpıcı . Özgün demeyeceğim çünkü Günday'ın da ifade ettiği üzere özgün değil. Bir diğer konuda seninde ifade ettiğin gibi hayata nereden baktığına bağlıydı aslında her şey. Kitap da da bu güzel vurgulanmış, iki aynı hayat ama iki farklı sonuç. Bana sorarsan Günday yazarken bunu amaçlamamış iki tane final düşünmüş kararsız kalıp ikisini de yazmış. Daha anlatılacak çok şey varda onlarda bana kalsın. Keyifli okumalar dilerim. Eline sağlık.
Samet Ö. okurunun profil resmi
Günday'ın ne amaçladığını bilemiyorum, ama bu felsefeyi verebilmiş olması kitabın düalist yapısının güzelliği sayesinde olmuş. Siz "hiçbir şey yok" kısmında karar kılmışsınız sanırım, ki %50 haklısınız. Filme uyarlanma noktasını aksiyon kısımları yüzünden düşünmüşsem de düzyazıdaki coşkulu aforizmalar film anaforu içinde boğulup etkisiz kalır diyerek vazgeçmiştim. Ama bu kitapta aksiyondan tut da yaşam felsefesine kadar her şey var, her şey var!
1 sonraki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
Hakan Günday'la tanıştığım ilk kitap bu idi. Niye yalan söyleyeyim üstümde Henri Charriere'nin Kelebek romanı etkisini bıraktı. Kelebek romanı benim için poptur. Kinyas ve Kayra'da öyle. Ama unutmamak lazımdır ki Sezen Aksu da poptur, Serdar Ortaç da. Monica Bellucci varsa peki? Malena ortalığı yıkar evet. Ama bir sonraki sahne o güzel saçlarının kesileceği gerçeğini değiştirmez. Çünkü o, Zeitgeist'te yakın olanı seçmiştir. Yakın gelecek çok çabuk geçmiş olur. Ama bu saçmalıklarım asla finalin pataklamasını kulak arkası yapamaz. Çünkü pop pataklamayı, dolayısıyla can acıtmayı sever. youtube.com/watch?v=o6m2vC1... Güzel bir hafta sonu dilerim.
Samet Ö. okurunun profil resmi
İlk zamanlarında öyle bir reklam yapıldı ki(Doğan kitap nüfuzunu iyi kullanıyor) Hakan Günday'ın çok sonraki bir röportajında Yeraltı mı yazıyorsunuz sorusuna karşılık "Gençler için macera romanları yazıyorum" kısmı gerçek zannederek okumaya tenezzül etmemiştim. Zaten yaşayan yazarlarla pek yıldızım barışmıyor, Kevser'in aksine :) Ama sonra bir alıntı gördüm ve okumak gerekliliğini duydum. Yeni nesil yazarların aforizmik alıntı takıntısına yenik düşmüştü evet, ama genç yaşına rağmen bunu romanında iyi yedirmesine hayranlıkla baktım, bu hayranlık Kinyas'ın beynini dağıttığı birkaç afrikalıyı görmezden gelmemi sağladı :) Sonra Daha'yı okudum, Günday gözümde çok yükseklere çıktı. Freud hayranlığını bilirim ama Gaza'nın psikolojisini böylesine yalın ve net ortaya koyması bana düşünecek çok malzeme sundu. Varolsun. Şu kadında tanrısal bir güzellik var yahu. Hani izlerken insanın içi ürperiyor, öyle de garip bir his. Zarafet ve feminenliğin vücut bulmuş hali gibi. Tanrının kadını yaratma sebeplerinden :) Müzik için ayrıca teşekkür ederim Üstad, sabah sabah ilaç gibi geldi.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
FufuD okurunun profil resmi
İnsanın kendinden parçalar bulduğu kitapları daha çok sevdiğine inanırdım. Ben ne Kinyas’ım ne Kayra... Ama yine de ben çok sevdim bu kitabı:)
FufuD okurunun profil resmi
Altı yıl önce okuduğum ve her hatırladığımda üzerimdeki etkisini hissettiğim bu kitaba yazdığınız yorumu okuyunca, kitaba dair unuttuğum noktaları hatırladım. Teşekkürler, muhteşem eleştirinizi paylaştığınız için..
Samet Ö. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim yorumunuz için. Ben tarafını seç başlığı atmışım ama Günday Kayra'yı biraz antipatik gösterip bir nevi hayatı olumluyor. Ne mutlu yaşamayı seçenlere diyelim. :)
Papatya okurunun profil resmi
Hakan Günday benim için özel yazarlardan biridir. Bu kitabı okuması için verdiğim kişilerden iki yorum aldım. -Bu ne biçim kitap hiç beğenmedim. -Çok beğendim başka kitapları var mı versene.
Samet Ö. okurunun profil resmi
Bazı kitaplar hakikaten böyle. Ya çok beğenilir, ya da kitaplığa bile sokulmaz. Dehşet verici olaylardan dolayı sevmeyen bir kitle var, itiraf etmek gerekirse kıtır kıtır adam doğramaları en başta gerçeklik duygumuzu da biraz öldürüyor. Ama yine de bunların gerçekten olduğu bir dünyada yaşadığımızı unutmamak gerek. Kinyas karakteri yazar tarafından kasıtlı olarak kötü gösterilmiş. Bu yazarın taraf tuttuğunu gösterir ki yine eleştirilebilecek bir nokta. Ama ben saygı duymakla yetiniyorum okuduğumdan beri. Ne olursa olsun hayat her şeyden üstündür diyebilenlerin tarafında olduğum içindir belki. Şahsi bir tercih. Teşekkürler yorumunuz için.
Bu yorum görüntülenemiyor
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.