2013 yılı Nobel Edebiyat ödülü sahibi Kanada'lı öykü yazarı Alice Munro'nun okuduğum ilk kitabı. Öncelikle şunu söylemeliyim ki yazarın çok sakin bir anlatımı var. Öyküleri, kesinlikle heyecanlanmadan, sakin bir şekilde ve kitap okumanın keyfi alınarak okunuyor.
Yazarın bu kitabında 9 öykü yer almakta. Hepsi de kadınlarla ilgili farklı dramlar anlatan 9 öykü. Bu öykülerin ortak özelliklerini şöyle sıralayabilirim:
- Baştan da söylediğim gibi hepsi kadınlarla ilgili ve hepsi de dram. Bazen tek bir kadın değil de, bağlantılı olarak bir kaç kadının dramı birlikte anlatılıyor.
- Öykülerin esas anlatılan bölümünün öncesi veya sonrası hakkında da okuyucuya bilgi verildiğinden, hem uzun bir yaşama dönemi anlatılmış oluyor hem de konunun başlangıcı ve neticesi de aktarılmış oluyor.
-Öyküler,okuyucuya her türlü duyguyu yaşatıyor. Yani okuma sırasında kızıyorsunuz,üzülüyorsunuz, kişinin durumuna acıyorsunuz,bazen mutlu oluyorsunuz,bazen seviniyorsunuz....vs. Aynı öyküde bütün duyguları yaşıyorsunuz.
- Her öyküyü okuyup bitirdiğinizde, tamamen bir duygu karmaşası yaşayarak, içinizde garip bir burukluk hissediyorsunuz.
- Öykülerin hepsi de sanki gerçek hayattan alınmış gibi tüm inandırıcılığıyla karşınıza çıkıyor.
Kitap, adını,ilk öykünün isminden alıyor. Bütün öyküler insanı etkiliyor. Ama beni en çok etkileyen öykü, son öykü olan ''Ayı, Dağı Aştı Geldi'' isimli öyküydü. Bilemiyorum ama belki yaşım gereği bu öyküden çok etkilendim.
Öykü kitaplarını çok isteyerek okumamama rağmen, bu kitap beni çok etkiledi. Bu yüzden de, öykü severlerin mutlaka okuması gereken bir kitap olduğu düşüncesindeyim ve okumalarını da tavsiye ediyorum.