Gönderi

insan, beyaz adamın maddi gelişimi için yararlı, fakat ruhsal Büyük Güç'ün gelişimine yabancı, fiziksel bilimlere aşık oldu. Legolarla oynayan, onları üst üste yığan çocuklar gibi, insan da materyalizmi devrildiği zaman ağlar. Fiziksel şeyleri ölçmeyi, ağırlığını bilmeyi, parçalara ayırmayı öğrenmiştir. Dünyanın çevresindeki havanın altı katrilyon ton olduğunu, %78 nitrojen, %21 oksijen ve küçük miktarlarda diğer gazlardan oluştuğunu bilir. Isınan havanın genleştiğini ve yükseldiğini, soğuyan havanın aşağıya indiğini, havanın su buharını topladığını, sıkıştırdığını ve dünyanın çevresinde yağmur taşıdığını, dünyadaki hiçbir şeyin hava ya da hava akımları olmadan yaşamayacağını bilir. Hava polen ve sporlar taşıyarak bitkilere Yaşam verir, oksijeni bütün bitkilerin kök ağızlarına taşımak için, dünyaya ve sakinlerine Yaşam getirmek için suların içine dalar. insan, havanın okside edici bir eleman olarak hareket eliğini, sıcaklık ve enerjiyi, onsuz hiçbir şeyin yaşayamayacağı Yaşam'ı serbest bıraktığını bilimsel bir kesinlikle bilir. Fakat insan bunu kontrol edemez ve maddi dünya üzerindeki akılsal üstünlüğünden duyduğu küstahlıkla amacı anlamsız olan doğal bir olay olarak bir kenara bırakır. Dünyaya egemen olamadığı ya da anlamamayı seçtiği zaman, yalnızca maddi özelliklerini yorumlar. Diğer her şeyi bir kenara artar. Apaçi böyle değildir. Apaçiler yaşamak için yüzyıllardır irade'ye, Ruh'a dayanmıştır. Kendilerini çevrelerindeki her şeyin efendisi değil, bir parçası olarak görerek ve bunlara karşı bir kibir hissetmeden aynı irade ve Ruh'u onlara atfetmişlerdir. Bütün şeylerin Yaşam'ı, dolayısıyla Amaç'ı olduğunu gözlemişlerdir. Ellerini kaldırarak rüzgârda poleni yakalamışlar ve Yaşam'larmı üretme açlığı çeken bitkilere doğru yolculuğunu gözlemişlerdir. Rüzgârın yağmur getirdiğini, gereksinimleri için Yaşam parçalarına bu yağmuru yaydığını görmüşlerdir. Rüzgâr bir Yaşam yaratıcısı değilse, o halde Yaşam'ın taşıyıcısıydı... insan gibi. Dolayısıyla Rüzgâr'ın Amaç'ı ve bu yüzden Ruh'u vardı. Apa-çi'ye göre Rüzgârın ruh halleri şiirsel değil, gerçekti: Kasvetli, çalkantılı, yumuşak, avutucu, şiddetli, taze, yıpranmış, sevgi dolu — kendi Ruh durumlarının ifadeleri.
Sayfa 176 - sayKitabı okudu
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.