"Bir kuşum. Uçuyorum. Boşlukta süzülmekten duyduğum mutluluktan soluğum tıkanacak gibi. Uyku ile uyanıklık arasındaki ana (o ara-bölgede) kuş değilim, kuş olmadığımın bilincindeyim, bir başka deyişle kuş olmadığını bilen, ama bir kuş olan, bir kuş gibi uçabilen, boşlukta süzülen bir yaratığım. Kuş olmadığını biliyorsun, diyorum kendi kendime. Uçtuğuna aldanma, insansın. Gördüğün bir düş. Düşte insan da uçabilir. Ama bir kuş olarak değil, diye yanıtlıyorum kendi kendimi."
Kitabın kapağını açtığımda beni karşılayan bu Üç Düş/Üş öyküsüne kapıldım, sonra da peşinden sürüklendim. Çoğu kez yaşadığım ve tekrarlanan düş olayını gözlerim açıkken bana yeniden yaşattı. (O yüzden en sevdiğin öyküsü hangisi diye sorulacak olursa, diğerlerinden az bir farkla bunu seçerdim.)
Öykü kitabı okumaktan çok keyif aldığım söylenemez(di), birkaç kez -belki de yanlış zamanda yanlış isimlerle- denemiştim şansımı olmayınca zorlamadım daha fazla. Ferit Edgü ismini ise Hakkari'de Bir Mevsim kitabıyla duymuştum. Çoğunlukla herkesin başarılı bulduğu bu isimle ben, bir öykü kitabında tanışmanın daha doğru olacağını düşündüm kendi açımdan. Dedim ki, başarısız denemelerimden sonra öykülerinden bir tat alırsam beni öykü kitaplarına yeniden yönlendirebilirse beğenmeyeceğim bir kitabı da olmaz büyük ihtimalle. Sonucunda da o nasıl bir tarz nasıl güzel bir dil demekten kendimi alamadım. Çok keyif aldım kitabını okurken. Kitabın sonunda bulunan tamamlanmamış parça öyküleri için de üzerinde yazılacak oyun, öykü veya romanlar için bir hak iddia etmeyeceğini okur-yazarlara iletmiş olmasıyla da yazarın karakterine hayran kaldım. Bundan sonra okuyacağım tüm kitaplarıyla ilgili olumlu ön yargılara sahip oldum tek kitabıyla. Tavsiye ediyorum kesinlikle.
Herkese keyifli okumalar.