Gönderi

“Kitap yakanlar, yarın insanları da yakarlar”
“Devlet ele geçirilmiştir ama yüksekokullar değil” sloganını kullanarak, 1930”dan itibaren “Alman olmayan düşüncelere karşı faaliyetler” adı altında bir dizi etkinlik başlatır Almanyada Naziler...Bunların zirvesini ise 10 Mayıs 1933’te kitap yakma ritüeli oluşturur. Ritüel “Alman olmayan her şeyi ateşe atıyorum”yemini ile başlar. Nazi propaganda bakanı Joseph Goebbels´in söylediği gibi, "Almanya´da toplumun iç ve dıştan temizlenmesi" gerekiyordu ve bu temizliğin önemli aşamalarından biriydi. Kitapları ateşe atılanlar arasında çocuk kitapları yazarı Erich Kastner de vardır ve belki de tarihin bir cilvesi olarak o da o anda meydanda bulunmaktaydı…Daha sonra yazdığı yazılarda,“Ulusumuzun filizleri SA üniformaları içindeydi ve kitaplarımızı yakıyorlardı. Üniversiteden de çok sayıda profesör olayı izlemek üzere gelmişti. Gece yarısına doğru baş konuşmacı olarak Joseph Goebbels geldi ve orada bulunanlara coşku içinde bir konuşma yaptı.Ben tüm bu olup bitene karşı bir tarihçi olmak istedim, çünkü ne olup bittiğini görmek istedim ve bu korkunç dönemin yakında sona ereceğini ve bu konuda bir roman, hatta belki de mizahi bir çocuk kitabı yazabileceğime inanıyordum.Çünkü bu akıl dışı şeyler,bu olup bitenler ancak öyle anlatılabilirdi”diyecekti… Ülkeden kaçan ,sürgüne gönderilen ya da vatandaşlıktan atılanların yanında Kastner,ülkede kalmayı tercih etmişti…Şimdi konusunda bir dünya şaheseri sayılan “Uçan Sınıf”ı onaylatmak için boşu boşuna uğraştı …1933 Şubat ayında, hiç olmazsa bir süre gözden uzak durmak için gittiği Avusturya’nın Güney Tirol bölgesinden annesine şöyle yazdı: “Şimdilik ülke dışında kalıyorum anne ama ben temiz vicdana sahip solcu bir Alman olarak bir şey yapamadığımdan,dürüst konuşmak gerekirse korkak olduğum için kendimi suçluyorum .Kaçmak, sadece kaçmak…Bu mümkün değil benim için.Seni terk edemem.Ben bu cinnet Almanyasında yaşamayı seçiyorum…” Ernest Hemingway,Erich Maria Remarque, George Bernhard, Heinrich Mann,Bertol Brecht, Sigmund Freud, Karl Marx, Engels, Heinrich Heine, Tomass Mann ve Stefan Zweig’ın vb eserleri alevlerde yok olurken askeri orkestralar marşlar çalıyor, insanlar hayvanlar gibi uluyordu. Naziler, “Alman düşünür dünyasının (felsefenin) çöpü” dedikleri bu yazarların sadece Berlin’de 20 bin kitabını ateşe verdi. Faşizmin düşünceye baskısı kitapların yakılması ile doruk noktasına ulaşmıştı. Nazi gençlik örgütlerinin ‘Kitap Yakma’ uygulamasının halka anlatılan gerekçesi, Alman kültürünü yabancı kirlenmelerinden arındırmaktı. Gerçek durumu gözardı etmeyen ve bunu açık bir şekilde ifade eden yazarlardan birisi Thomas Mann´dı. Mann, nasyonal sosyalistlerin başa geçmesinden hemen kısa süre sonra 1933´de İsviçre´ye iltica etti ve daha sonra 1939´da Amerika Birleşik Devletleri´ne geçti. Mann´ın Bonn Üniversitesi Felsefe Fakültesi tarafından verilen fahri doktorası geri alındığında, ünlü yazar üniversite dekanına yazdığı bir mektupta şunlar yazıyor: "Sürgün olarak yaşadığım dört yılın kendi irademle seçtiğim bir yol olduğu söylenemez ve olayın ayıbını da örtmez. Almanya´da kalsaydım ya da geri dönseydim, büyük ihtimalle hayatta olmazdım. Rüyamda bile, ilerlemiş yaşımda evimden uzaklaştırılmış bir ilticacı olarak yaşayacağımı düşünmezdim." der ve Alman halkına şöyle seslenir: “Bu bir uyarı sesidir! Sizleri uyarmak, sizler gibi Alman olan bir kişinin bugün sizlere yapabileceği yegâne hizmettir.” Kitapları yakılan Alman şair Heinrich Heine daha 1821 yılında şöyle yazmıştı: “Bugün kitap yakanlar, yarın insanları da yakarlar”. Ve öyle de oldu
19 views
Bu yorum görüntülenemiyor
MustaFa okurunun profil resmi
Bizde iç ve dıș temizlik yapmadigimiz için bugün rezil haldeyiz, Almanya en büyük 5 büyük ekonomi içinde fark bu.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.