Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

516 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İlk kitabı çok beğenmiştim fakat yazarın diğer kitaplarının çok çok daha iyi olduğunu bildiğimden dokuz vermiştim. Şu an da ise bütün o "idealistik" sistemleri bırakıyor ve kitaba tam puan veriyorum. Verebilsem daha fazlasını veririm çünkü on, bu kitabın yayından bile geçmez. Beni birazcık tanıdıysanız genelde ikinci kitaplarla aramın iyi olmadığını bilirsiniz. Şu ana kadar delicesine beğendiğim iki tane devam kitabı var. Biri Altın Oğul diğeri de Firefight. (Bir ortak nokta daha, iki kitabın ana kadın karakteri de benim favorim.) Her ikinci kitaba başlarken olduğu gibi bu kitaba başlarken de "Acaba yazar seriyi devam ettirmek için nasıl taklalar atmış?" diye düşündüm ve sonra fark ettim ki burada bahsi geçen kişi Brandon Sanderson. İşte tam o anda bu düşüncenin ne kadar hatalı olduğunu fark ettim. Steelheart'ta bildiğiniz gibi David adındaki masum ama çokta masum olmayan gencimiz Asilere katılmış ve onların da yardımıyla Steelheart adlı Yüce Epik'i öldürmüştü. Bunu yaparken de onu hem fiziksel hem de ruhsal olarak zorlayacak bir takım durumlardan geçti. Prof ve Megan'ın da aslında bir Yüce Epik olması ve üstüne üstlük Megan'ın Steelheart'ın ajanı olması gibi. Bu kitapta ise Asilerin ve Newcago'nun gözbebeği David Charleston ve yol arkadaşları (ehehe) Babilar'a (Manhattan) gitmek durumunda kalıyor. Babilar'da ise karşılaştıkları durum ise sadece buzdağının görünen kısmı. (Buz, su filan ehehehe kitabı okuyanlar esprimi anladı mı bakalım eheheh) Benim için bu kitabın yıldızı ve favori karakteri Megan'dı. Kendisi zekası, cesareti ve aşırı harika Epik güçleri ile bütün kitabı çoşturdu. Bu karakterle ilgili tek bir kusur bile yok. Megan ve David arasında ilk kitapta "duygusal bir iletişim" gerçekleşmişti. Ee haliyle de David, Megan'ın kötü bir Epik olduğuna hiçbir zaman inanmadı, onu olan biten her şeye rağmen korudu ve her zaman Megan'a güvendi. Bu günümüz romanlarında çok fazla bulamadığımız bir şey çünkü bu aralar karakterlere bir "naiflik" gelmiş kim ne yandan çekiltirirse o tarafa gidiyorlar. Kitapla ilgili en sevdiğim şeylerden biri -milyon tane şey var- kitaptaki dünyanın gerçeklik ile arasında ne kadar fark olursa olsun, karakterlerin ve karakterler arasında yaşanan durumların bir o kadar gerçekçi olması. Karakterlerin temeli o kadar kuvvetli ki aralarına yeni biri katıldığında bile hemen onunla bağ kurabiliyor ve yeni gelen karakter hikayede hiçbir şekilde sırıtmıyor. Firefight'ta hem altı - yediye yakın yeni Epik hem de üç yeni Asiler üyesini tanıyoruz. Epik dünyasına gelecek olursak sanırım bütün gün bunun hakkında konuşabilirim. Daha önce de dediğim gibi keşke Hearthstone kartları olsa da oynasak. Konu yeni Epikler'e gelince kendimden geçiyorum. Okuması gerçekten çok zevkli bir dünya. Seri yirmi kitap olsa yirmisini de alır okurum ve emin olun yirmi kitabın yirmisi de birbiri ile yarışır. Stoylerde söylediğim gibi kitapta olan bir olayı tahmin ettim ve buna çok üzüldüm fakat kitabı bitirdikten sonra anlaşıldı ki benim tahmin ettiğim olay kitabın asıl olaylarının yanında hiçbir şeymiş. Kitabı okurken hem okuyucunun hem de karakterlerin olayları tahmin edememesi ve deyim yerindeyse gelişigüzel bir planla doğaçlama yapmaları her zaman hoşuma gitmiştir. Ee bu söylediğim cümle de teknik olarak David'i tanımladığından Reckoners serisine tutulmamam işten bile değil. Not: Kitabı okuyanlar bana ulaşsın çünkü kitabın sonunda Megan'ın yaptığı o harika davranışı biriyle konuşmazsam çıldıracağım.
Steelheart / Firefight
Steelheart / FirefightBrandon Sanderson · Dex Kitap · 2015256 okunma
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.