Gönderi

Bu sene iftar için gelenler artmıştı,daha fazla yemek hazırlamak mecburiyetinde kaldık. Bunların çoğu Balkan Savaşı'nda yaralanıp hastane yetersizliğinden ayaküstü tedavi edilip evlerine dönmesi için bırakılan yaralı askerlerdi.Hasta,yorgun,aç biilaç,perişan,buralara kadar gelebilmişler.Kimisinin yürümeye mecali kalmamış,geceleri arabalığın sundurmasının altında yatıyorlarmış. ...Çoğunun şarapnel yarası iltihaplanmış,gazlı bezleri yaralarına yapışmıştı.O durumda günlerce yürüyerek buralara gelmişlerdi,ateş içinde yanıyorlardı.
Sayfa 128Kitabı okudu
·
4 görüntüleme
Ahmet Bütün okurunun profil resmi
çocukken, kışları kar yağdığı zaman köyümüzde uzun bir süre elektrik olmazdı. öyle zamanlar da zamanı babaannemizin dizinin dibinde anlattıklarını dinleyerek geçirirdik. paylaşımınızı okuyunca onlardan biri geldi aklıma. 1940'lı yıllar. babası askerden geliyor. tabi vasıta yok. 20 saatlik yürümenin sonunda eve geliyor, ne görsün? bizim buralarda porta dediğimiz tahta kapıda büyük bir kara kilit. evde kimse yok. koşuyor en yakın bildiği halasına, anne ölmüş, baba ölmüş, nişanlısını başkası ile evlendirmişler. bir başka olayda da çanakkale cephesinden gelen dedemiz o kadar zayıf düşmüş ki köye geldikten bir hafta sonra acılar içinde vefat ediyor. bilmek lazım diye düşünüyorum, yaşadığımız bu günlerin geçmişte birileri tarafından bedelinin ödendiğini.
Martenteo okurunun profil resmi
Ne kadar üzücü hikayeler :( Ne yazık ki gerçek. Benim dedemde dönememiş Çanakkale'den :( ödenen bu bedelleri,bizim için geçmişte helak olanları unutmamak için onların daha çok anlatılması, daha çok yazılması lazım bence.Tabii bir de bunları anlayacak kapasitede gençler yetiştirmek gerek.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.