Atatürk'ün son günleri ile başlıyor kitap.Doktorların 'safra kesesi tıkanıklığına bağlı siroz' teşhisi koyduğu Ata'mız son nefesine kadar milletini,yurdunu düşünüyor.Gün gün ölüme giderken herkesle vedalaşıyor,milletiyle iç içe olamadığı için hayıflanıyor.Ömrünü savaş meydanlarında geçirmiş,hayatını milletin egemenliğine adamış,nihayetinde arzu ettiği Cumhuriyeti kurmuş ve sonrasında onu müthiş bir seviyeye çıkarmayı başarmış.Daha yapılacak çok iş var diyen,son dokuz yılın hesabını millete vermek için Nutuk'u yazan,6 gün boyunca da okuyan bir lider.Ordularının başından hiç ayrılmayan,işgal altındaki Osmanlı'da halkta milli bilinci oluşturan,halkı ayaklandırdığı gerekçesiyle padişah Vahdettin tarafından idam kararı çıkarılan bir komutan.Tarihte benzeri olmayan bir kararla Unesco'nun,doğumunun 100. Yılı olan 1981 yılını 'Dünya Atatürk Yılı' ilan ettiği bir lider o,Atatürk.Kitapta bu konuların yanısıra daha birçok konuya şahitlerle,kaynaklarla yer vermiş Naim Babüroğlu.
"Bir millet var koyun sürüsü,ona bir çoban lazım,o da benim" diyen padişah Vahdettin'den,"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyen Atatürk'e giden yol çok zor ve çetin olmuş bu ülke için.Sadece Türk halkı değil,savaş arenasında mağlup ettiği birçok komutanın,diğer dünya devletlerinin de takdirini,sevgisini kazanmış bir liderimiz var ki,ne mutlu bize.
Tarihi doğru kaynaklardan ve kişilerden okumak çok kıymetli.Kitabın sonunda dolu dolu bir kaynakça var ki,bu şahane anlatının ortaya çıkmasında fayda sağlamış Naim Bey'e.Birçoğunu okumuşum,okumak üzere not aldığım yine de çokça kaynak var aralarında.
'Beni hatırlayınız' diyen canım Ata'm,seni unutmak ne mümkün.Güzel vatanımızda baktığımız her yerde sen varsın.Emanetin bizde,sen kalbimizde,fikirlerimizdesin. Bu vatan için yaptığın her şey için sana minnettarız