Gönderi

Gece olmuş ve ben Küflünün Meyhanesine düşmüştüm. O eski tarihi ahşap kapının gıcırtısında içeri moralim bozuk dalmıştım. Küflü beni görünce her zaman ki yerime beyaz dantel işlemeli sokağın en loş yerine bakan masayı göstermişti. "Hoş geldiniz amirim." "Eyvallah Küflü, her zamanki gibi ortaya meze, büyüklere saygımızdan bir ufak rakı getir." "Emrin olur amirim." İçeride ki ağır koku ve cızırtılı plakta çalan Zeki Müren'in "Biz ayrılamayız" müziği eşliğinde garsonun getirdiği Beyaz Peynir, domates söğüş ve barbunya pilakinin masaya konulma sesiyle mutfağın köşesinde küçük bir masada oturan saç dipleri siyah, omuzlarından aşağıya düşen uzun sarı saçlarıyla tek başına içen bir kadın oturuyordu. Masaya rakı gelmeden beni o mahzun duruşuyla sarhoş eden kadın karşımda öylesine derin rakı bardağına bakıyordu. Sağ eliyle kaldırdığı rakı bardağının dibinde kalan son yudumu sanki bir taşa balyoz vurur gibi kafasına kaldırmıştı. Masaya Küflünün getirdiği küçük rakı şişesini koyarken bileğini tuttum. Küflü şaşırmıştı. İlk önce tuttuğum bileğine sonra da yüzüme baktı. -Hayırdır amirim bir kusurumuz mu oldu? -Küflü şu karşıda oturan genç kadın kim? -Amirim iki gecedir buraya geliyor. Tek başına içip, sonra da hesabı ödeyip kalkar gider. -Nasıl yani? -Amirim masasına iki günder ne kimseyi oturduyor. Ne de kimsenin masasına oturuyor. Çok güzel bir kadın ama neden buraya takılıyor onu anlamış değilim. -O da biliyor demek ki en güzel kafa çekilecek yer senin mekan, -Git ona söyle "Cinayet masasının Erhan Amiri sizi nazikçe masasına davet ediyor. Maksat iki lafın derinliğinde bir duble rakıyla sohbet etmek " dersin. -Gelmez amirim. -Küflü onda ki hüzün, yüreğinde ki acı onu iki laf etmeye buraya getirir. Kadının derdi rakı içip, bir iki sarhoşu eğlendirmek değil. Onun derdi adam gibi bir adamla "Geçmişe geleceğe olanca hışmıyla küfür etmek" bizim masamızda herkes ana avrat küfür edebilir. Bak bunları söyle gelecektir. -Peki amirim bu dediklerinizi söyleyeceğim. Küflü masamdan ayrıldıktan sonra genç kadının masasına gidip kulağına eğildi. Benim dediklerimi söylerken genç kadın elinde ki boş rakı bardağını masaya bırakıp, o loş sigara dumanı altından gözlerimin içine bakıp, şişeden bir duble daha bardağına doldurup, sek olarak kafaya kaldırmıştı. Onun hikayesi öylesine derin, öylesine yaraları vardı, o yaralar hala kanıyor, sızım sızım sızlıyordu. Masama gelecek, çektiklerine mi küfür edecekti. Yoksa gelecekte hep hayallerini kurduğu ama ucuz insanların yıktığı düzene mi küfür edecekti. Küflü masasından ayrılıp benim masama geri gelmişti. Ne oldu diye suratına bakıyordum. Ne olmuştu? Küflünün meyhanesinde ki bu kadın masama gelecek miydi? Yüzünde ki acı hikayeleri bir duble rakıya sığdırıp, kafaya dikecek acısı genzini yine yakacak mıydı? Ve her şey masama getirilen ikinci yetmişlik rakının eşliğinde acı sohbetin, gözlerimden dökülen yaşlar eşliğinde "Ha siktir bu kadar da olmaz" dediğim acı gerçekleri konuşmaya yeni başlamıştık.
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.