Melamiyenin üzerinde durduğu ikinci esas nefisle
mücadeledir; onun arzusuna ters şeyler yapmaktır.
Mesela o daima kendisine saygı gösterilmesini, büyük
görülmesini, alkışlanmasını ister. Halbuki bunların
hepsi bir !uzaktır. Insan aksine olabildiğince alçak
gönüllü olmalı, en büyük değil en günahkar bir
kul olduğunu itiraf etmelidir ki nefsiyle başedebilsin.
Kişi olduğundan fazla "büyük" olunca dengeler
de ona göre kurulacaktır. Meliametiler bu fasit daireye
düşmemek için yaptıkları bütün ibadet ve iyilikleri
gizli, yanlış ve günahları açıktan yaparlar. Bunun
için melami şöyle tarif edilir. "Iyiliği ortaya dökmeyen
kötülüğü gizlemeyen kişidir" Açıktan işlenen bir
günah, toplumun kınamasını çekecektir. Bu hiç
önemli değildir. Çünkü kınayanın kınamasından
korkmamak zaten sistemin temelinde vardır.
Hiç iltifat etmedikleri bir konu da kerametlerdir.
Bunları da ruhi hayatı engelleyen birtakım şaklabanlıklar
olarak görmüşlerdir.
Melametiler bütün unsurlarıyla organize olmuş
bir tasavvufi cemaata karşı olduklarına göre bir tarikat
olmamaları gerekir. Fakat zaman içinde bu
"meşreb"i tercih edenlere Melametiye adı verildiği
için onu bir tarikat kabul edenler de vardır. Bu cereyanı
bir tarikat olarak değerlendirenler onun tarihini
üç dönemde incelemişlerdir.
1. Ilk dönem: Hamdun Kassar ile başlayan bu dönemin
mensupları Kassari melamileri diye anıldıkları
gibi Tarikat-ı Aliyye-i Sıddıkiye şeklinde de bilinirler.
2. Orta dönem: Hacı Bayram Veli'nin müridi Bursalı
Bıçakçı Dede Ömer'le (Ol. Göynük, 880/1475)
başlayan ve Bayramİ melamileri olarak bilinen safhadır.
Tarikat-ı Aliyye-i Bayramiye olarak da bilinirler.
3. Son dönem: Muhammed Nuru'l-Arabi ile (Ol.
Usturumca, 1305/1887) özdeşleşen bu dönem melamilerinin
bir adı da Tarikat-ı Aliyye-i Nakşibendiyye'dir.
ülkemizde bugün yaşayan melamilerin çoğu
bu kola mensuptur.
Aslında melamilik bir tarikat olmaktan çok bir
meşreb, yani bir anlama ve yaşama tarzıdır. Melametiyede
belli bir mekan olmadığı için şeyh-mürid
münasebetleri her yerde sözkonusudur. Evde, camide,
dükkanda, kahvede ... Tekamülün yolu sohbetten
geçer. Toparlarsak bu· cereyanın esasları şöyle ifade
edilebilir.
1. Kişi, iç zenginliklerini açığa vurabilecek bütün
alarnet ve işaretlerden uzak kalmalıdır.
2. Riya ve gösterişle gerçek müslümanlık bir arada
bulunmaz. Buna dikkat etmelidir.
3. Nefsin adi arzuları için ona karşı koymak,
onunla mücadele etmek gerekir. Bunun başlangıç
noktası isteklerine karşı koymak,- hatta isteklerinin
aksini yapmaktır. .
4. Bütün bunları gerçekleştirmek için toplumun
kınamasından korkmadan hataları açıktan yapmak,
iyilikleri gizli yapmak, kıyafete ve şekle takılıp kalmamak,
keramet gibi şeylerle uğraşmamak gerekir.
Hepsinden de önemlisi melaminin mutlaka bir işi olmalı,
işiyle birlikte Allah'a doğru yürüyüşüne devam
etmelidir. Toplumumuzun iktisat tarihini inceleyenlerin
melamet psikolojisi üzerinde mutlaka durmala
rı gerekir.