Varlık aleminde yüz gösteren her söz, her renk, her ses ve her şekil, aslında bir gerçek olmaktan öte gerçek bir güzelliğin taklitleridir. Onun içindir ki ruhlarında daima gizli bir hüsn-i ta'lil özlemi çağıldar.
Hüsn-i ta'lil, vakıanın gerçek nedenini değiştirip ona düşünce bazında güzel bir sebep bulmaktır. Bu, bir vak'anın, hayali ve gerçek nedenden daha güzel bir nedenden oluyormuş gibi sunulmasıdır. Böylece muhatabın heyecanı arttırılır ve san'atın daha iyi algılanması; yahut daha derinde iz bırakması sağlanmış olur. İşte Osmanlı çağları için sözünü ettiğimiz san'at ve estetik felsefesi burada düğümlenir.