Öyle Bir Uğradım“Sizce Fazıl unuttu mu, Bukre’yi?” Bakışları mahzunlaştı. "Bukre korkardı unutulmaktan,” Kitaptaki bir bölüme değinerek, “Fazıl söz vermişti onu hiç unutmayacağına,” dedi hüzünlü bir sesle. "Sizce tuttu mu sözünü?”
(...)
“Fazıl onu unuttuysa bile içinde bir yerlerde, çok derinlerde onu hissettiğine eminim,”
---
*
Öyle Bir Uğradım, dercesine gitmişti.
*
Maral Atmaca'nın kalemini her zaman sevmişimdir ve bu kitabında da kendisinin farkını bir kez daha ortaya koydu. "Öyle Bir Uğradım" çok güzel, yarım kalmış ve insanın içinde ukde bırakan bir eser. Kitabın konusuna fazla değinmek istemiyorum, ancak bende bıraktığı etkilerden ve düşüncelerimden bahsetmek istiyorum.
Kitabın ikinci serisinde, Ukde, planına tam gaz devam ediyordu. Herkesin hayatına dokundu, ancak gelecekten gelen biri olarak o da biliyordu ki tarih tekerrür edecekti. Fazla müdahale ettiği için kaymalar oluştu ve yanlış bildiği o sarsıcı gerçekle birlikte, başka bir yoldan da olsa kendini tarihin tozlu sayfalarından silmeyi başardı. Ondan geriye sadece Eflah'ın yazdığı "Seni Bulmak" kitabı ve "Büklüm Büklüm" şarkısı kaldı. Çünkü tarihin tozlu sayfalarından silindiği gibi, hayatına dokunduğu herkesin hafızasından da silindi. Unutulmaktan bu kadar korkarken, Eflah'ın hafızasından silinmesi üzücü bir detaydı.
"𝙀𝙛𝙡𝙖𝙝'ı𝙣 𝙝𝙖𝙛ı𝙯𝙖𝙨ı𝙣𝙙𝙖𝙣 𝙨𝙞𝙡𝙞𝙣𝙙𝙞𝙜̆𝙞 𝙜𝙞𝙗𝙞, 𝙗𝙚𝙡𝙠𝙞 𝙗𝙞𝙧 𝙜𝙪̈𝙣 𝙗𝙞𝙯 𝙙𝙚 𝙞𝙯𝙡𝙚𝙧𝙞𝙢𝙞𝙯𝙞 𝙠𝙖𝙮𝙗𝙚𝙙𝙚𝙘𝙚𝙜̆𝙞𝙯. 𝘼𝙢𝙖 𝙝𝙖𝙩ı𝙧𝙡𝙖𝙣𝙢𝙖𝙠, 𝙗𝙚𝙡𝙠𝙞 𝙙𝙚 𝙚𝙣 𝙗𝙪̈𝙮𝙪̈𝙠 𝙯𝙖𝙛𝙚𝙧𝙞𝙢𝙞𝙯 𝙤𝙡𝙖𝙘𝙖𝙠."
Maral Atmaca'nın yarım ya da mutsuz sonlu bir kitap yazmak istediğini düşünüyorum. Tüm kitaplarını okumuş ve onu birazcık tanıyan bir okur olarak bunu hissedebiliyorum. Daha önceki "Ötanazi Okulu" kitabına mutsuz son yazıp, o çifte kıyamayıp mutlu sonla bitirmesi ve şimdi de Wattpad üzerinden yayımlanan ve henüz kitap olmamış "Saka ve Sanrı"ya da mutsuz sonla bitiremeyip (belki de bitirebilir, sağı solu belli olmaz bence) bir kitabı hüzünlü ve yarım bir şekilde bitirmek istediğini düşünüyorum. İçindeki hüzünlü son arzusu bu kitapta hayat bulmuş gibi.
Öyle Bir Uğradım, Maral Atmaca’nın içinde 'UKDE' kalan o yarım kalmışlığın eseri gibi.
Belki de Maral Atmaca, bu seride mutlu sonların var olmadığını, her şeyin yarım kalabileceğini ve belki de bunun hayatın en büyük gerçeği olduğunu söylüyor. Bu kitabı okurken, geçmişe tutunmanın ne kadar imkansız olduğunu hissediyorsunuz. Ukde’nin hikayesi aslında hepimizin hikayesi; doğru insanı yanlış zamanda bulmak, aşkın ve zamanın birbirine karşı geldiği bir hayat yaşamak...
Bir solukta okunabilen, sarsıcı ve akıcı bir seri. Bu serinin içinizde ukde kalmasını göze alabiliyorsanız, okumanızı tavsiye ediyorum.
!!Fakat dikkat edin, sizi de tarihin tozlu sayfalarına silinmez bir iz bırakacak şekilde dokunabilir.
___
"Benim için yazdığın kitabı artık bitirmelisin. Okumayı çok istiyorum. ”
“Son düzlükteyim, bitmesine az kaldı. ”
“Ne kadar az kaldı?”
“Sadece finali kaldı. ”
“Aklında nasıl bir final var?"
“Artık yanımdasın, benimlesin ve bana gitmekten bahsetmiyorsun. Aklımdaki mutlu bir son. ”
“Sence bize mutlu son yakışır mı?”
“Evet, en güzel bize mutlu son yakışır. ”
“Ya ayrılırsak?”
“Seni hiç bırakmam. ”
“Ya beni unutursan?”
“Hiçbir şey seni bana unutturamaz. ”
"Söz mü?"
“Söz veriyorum, Acıbal. Seni hiç unutmayacağım. ”
---
Ukde en çok unutulmaktan korkardı.
Ve Eflah onu unuttu.
Ukde en çok o kitabı okumayı istedi.
Ve onun dışında herkes o kitabı okudu.
---
"𝐔𝐤𝐝𝐞'𝐧𝐢𝐧 𝐞𝐧 𝐜̧𝐨𝐤 𝐤𝐨𝐫𝐤𝐭𝐮𝐠̆𝐮 𝐮𝐧𝐮𝐭𝐮𝐥𝐦𝐚𝐤, 𝐛𝐞𝐥𝐤𝐢 𝐝𝐞 𝐡𝐞𝐫 𝐛𝐢𝐫𝐢𝐦𝐢𝐳𝐢𝐧 𝐢𝐜̧𝐢𝐧𝐝𝐞 𝐲𝐚𝐧𝐤ı𝐥𝐚𝐧𝐚𝐧 𝐞𝐧 𝐝𝐞𝐫𝐢𝐧 𝐤𝐨𝐫𝐤𝐮... 𝐕𝐞 𝐛𝐞𝐥𝐤𝐢 𝐛𝐢𝐳 𝐝𝐞 𝐛𝐢𝐫 𝐠𝐮̈𝐧, 𝐭𝐚𝐫𝐢𝐡𝐢𝐧 𝐭𝐨𝐳𝐥𝐮 𝐬𝐚𝐲𝐟𝐚𝐥𝐚𝐫ı𝐧𝐝𝐚 𝐮𝐧𝐮𝐭𝐮𝐥𝐚𝐜𝐚𝐠̆ı𝐳."