Sürükleyici, merak uyandırıcı, keyifliPek kitap incelemesi yazmayı tercih etmiyorum ama kitabı gerçekten beğendiğim ve bende seriye karşı merak uyandırdığı için bir şeyler yazmak istedim.
Öncelikle kitabı herkesin sevmesini sağlayan tarihi zenginliği tabiki benim de çok hoşuma gitti. Gerçekliğe dayandırılmasından mı bu kadar cazip geldi yoksa yazarın yeteneğinden mi tam olarak bilemiyorum ama gerçekten beni alıp başından sonuna kadar içine çekti kitap.
Tor ve Christina beni heyecanlandıran bir ikili olmasıyla beraber sadece çiftimiz değil yan karakterler de bende merak oluşturdu. Kral adayımız olsun, savaşçılar olsun ilgimi fazlasıyla çekti ve onlarla ilgili sayfaları keyifle okudum, arka planda başka bir olay örgüsünün bu kadar cazip olması çiftimizle ilgili öğrendiklerimi de sindirmeme ve onlardan bunalmadan merakla okumama çok katkıda bulundu. Kitap bu açıdan da ,bir serinin ilk kitabı olarak, çok başarılıydı; kitabı bitirir bitirmez diğer karakterlerin hikayelerini dinlemek istedim.
Belki de olay akışı olarak tek sevmediğim nokta ,çoğu romantik kitapta maalesef olan bir şey, kitabın son sayfalarında her şeyim aceleye getirilmesi. Her şeyin son sayfalara sığdırılmasından ,sihirli bir değnek değmiş gibi pat diye çözülmesinden hoşlanmıyorum gerçekten.
Tor kesinlikle fazla gizemli, fazla sert, ketum bir adam. Ki ben böyle sessiz kendine duvarlar örmüş karakterleri daha çok seviyorum açıkçası. O duvarların sebebini öğrenmek, onların yavaş yavaş yıkılmasını izlemek bana her zaman zevk veriyor. Bu yorumumdan anlayacağınız üzere karakterlerin oturmuş bir kişiliği var ve öylesine yazılmış bir karakter değil, mantıksız hareketleriyle insanı delirtmiyor. Çünkü yazarların çoğu aman şöyle sert olsun aman böyle alfa olsun diye saçma sapan hödüklük yapan,dengesiz, mantıksız karakterler yazıyorlar. Belki Tor da insanın canını sıkan hödüklükler yapıyor bazen ama en azından mantıklı sebeplere oturtabiliyorsunuz, karakterle empati yapabiliyorsunuz, yaptığı hatalar yüzünden ondan nefret etmiyorsunuz.
Christina zaten apayrı bayıldığım bir karakterdi. Yine aynı şekilde ben aşk için ezilip büzülen her şeyi affeden bir kadın karakter görmedim. Toydu, korku dolu bir evde büyümüştü ama bu onu pes ettirmemişti. Cesurdu, umudunu ne olursa olsun yitirmiyordu, sürekli çabaladı. Duygularından ya da isteklerinden korkmuyordu, onların peşinden gitmekten çekinmiyordu. Kendini yavaş yavaş keşfetmesi, serpilmesi bana keyif verdi.
Karakterlerin duyguları bana fazlasıyla geçti; aralarındaki heyecanı gerilimi okurken sonuna kadar hissettim, onlarla birlikte ben de keşfettim. İlişkilerini çok dengeli buldum, aceleye getirilmemişti bana göre, hızlı bir başlangıç ile yüksek bir çekimin içinde bulunmalarına rağmen birebirlerini keşfetme şekilleri bana çok tatlı geldi. Diğer yapacağım bir yapıcı eleştiri de yakınlaşma sahnelerinin yerinde olmasıydı, insanı bunlatacak kadar çok değildi veya çiftten bunaltacak kadar vıcık vıcık değildi. Genelde böyle sahneler bana bir şey hissettirmez ama bu çiftimiz bende bu konuda tatlı bir heyecan oluşturdu. Yazarın okuduğum ilk kitabı olduğu için başka bir yorum yapamayacağım ama gerçekten bu serideki bütün kitapları okumamı isteyecek kadar beni etkiledi kendisi.
Evet tek eleştirime tekrar gelecek olursak çok spoiler vermeden yazmaya çalışmıştım şimdi açık açık yazacağım. Be adam! Bütün kitap boyunca kasılıp kasılıp durdun, buz gibi tavırlarınla kızcağızın burnundan getirdin. Asla taviz vermedin; “klanım, görevlerim, sorumluluklarım!!!” diye beynimizin etini yedin. 400 sayfa boyunca duygularını kabullenmeye bir adım bile yaklaşmadın da gökten vahiy mi indi de pat diye aşık olduğunu anladın gerçekten. Bu erkekler konu duygular olunca bu kadar andaval mı gerçekten bütün romantik kitaplarda son anda pat diye aşık olduğunu anlayıp hemen de mutlu sona bağlanıyor ben anlayamıyorum. Evet Tor karakterini sevdiğimi söyledim karakter gelişimi gösterdiğini de düşünüyorum ama yine de bu saçmalığı kabullenemiyorum. Erkek erkektir sonuçta insanı illa sinir edecekler ama bu kadarı da bana fazla geliyor açıkçası. Hadi neden aşık olmak istemediğini anladık, neden kabullenmek de zorlandığını da anladık; o kadar sabrettik bari bize şunun da keyfini yaşat yazarcığım ya. bütün ceremesini çekiyoruz sabırla da mutlu sonu niye iki sayfaya sığdırıyoruz? Bu adam o kadar gelgitler yaşadı o kadar sayfa boyunca yaşadık da bu duygusunu kabullenme anını da bize daha yoğun bir şekilde veremez miydin yani? Neyse klasik kızı kaybetme noktasına gelince anca aklı başına geldi bir kahramanlıkla da yaptığı öküzlükler yanına kaldı mis gibi mutlu son. Sağ olasın yazarcığım, ben de bir saat içimdeki zehri dökmek için inceleme yazdım sayende.