Gönderi

NEREDEN BİLİYORSUN?
“Fesuphanallah! Yahu, bak, bir, ussallığı küçümsemiyorum. Beynin vazgeçilmez yarıkürelerinden birisi olduğunu söylüyorum. Ama tek başına yetersiz diyorum. Gerekli ama kâfi değil, anlamıyor musun? David, olaylara mikro hesap bazında bakıyor. Bu bakış, Türkiye’nin tarihinden, dilinden, inançlarından, sezgilerinden gelen bilgisinin ihmali, küçümsenmesi demek. Bir yere varmaz. Kaldı ki, her toplum kendi hayatının temel öğelerini kendi başına, kimsenin aracılığı olmadan geliştirme hakkına sahiptir. Bizim yazı geleneğimiz buysa, saygı göstermek durumundalar,” derken birden kıkır kıkır gülmeye başladı, “Tıpkı elmalarımıza saygı göstermeleri gerektiği gibi!” “Elmalarımıza mı?” “Elmalarımıza, ya!” dedi, “Elmalarımıza! Bu, rasyonalizm, ussal düzenleme meselesini o hale getirdiler ki, kendi ‘us’larına uymayan elmalara bile elma değildir diyorlar!” “Ne demek istiyorsun?” “Ya, Mine Ciner diye bir arkadaşım var. Yıllardır Almanya’da yaşar; Avrupa Topluluğu’nda standartlar’ı tespit eden üç kişilik bir komisyonun tek yabancı üyesi. Biz de o sıralar, AT’ye elma suyu ihraç ediyoruz. Sanıyorum, ihracatçı şirket de Aroma’ydı. Neyse, bizimkiler, tanker tanker elma suyu gönderiyorlar, derken bir gün, Almanlar kapıdan içeri koymuyorlar, ‘Bu elma suyu değil!’ ‘Aman, etmeyin, vallahi de elma suyu, billahi de elma suyu!’ ‘Hayır, değil, çünkü içindeki nişasta miktarı bizim tespit ettiğimizden fazla!’ Nasıl olurdu, olmazdı, Mine devreye giriyor. Hile yok, ama elma elma değil, çünkü standart tutmuyor! Ne oldu, biliyor musun? Mine, tabii, Türk gönlü bizim malların geri dönmesine izin vermediği için devreye girdi, aradı taradı, İtalya’nın güneyinde bir yerde, elma olduğu tescilli bir elma ağacının meyvesinin suyunun da AT’nin elma bellediği elmadan daha fazla nişasta içerdiğini ispat etti de, bizim elma suyu kurtuldu! Bu olayın, telmihinin ne denli tehlikeli olduğunun farkında mısın? Bu kafanın, ‘Bizim köyün bulgurunun üstüne bulgur tanımam,’ diyen köyünden ne farkı var? Ama, şıklık inanılmaz! Laboratuvarlar, elektronik aletler, burunlarından kıl aldırmayan kimyagerler, vs, vs. Hoşgeldin, ‘aydın despotizmi’! Sana bir şey söyleyeyim mi, şu benim ‘Nereden biliyorsun?’ yasası teklifim var ya, bunu Türkiye’den önce Batılılar çıkartmalı!” (e-pup)
Sayfa 567 - Alfa Yay.Kitabı okudu
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.