Gönderi

3 aralık
Herkese selam. Biraz vaktinizi alıcam o yüzden şimdiden özür dilerim. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Malesef hepimizin bir gün engelli olabileceğimizi aklımızdan çıkardığımız bir konu. Engelli bir kuzene sahip olan biri olarak affınıza sığınarak bi kaç bişey söyleme hakkı buldum kendimde. Bu sene yasadığımız bi olayı paylaşmak istiyorum. Yengemin cenazesi vardı ve Konya'ya gitmesi gerekiyordu. Hava da o gün aksi gibi kötü ve yağmurluydu. Havaalanına gitmesi için taksi çağırdık kapı önünde beklemeye başladık. Hamza, karakteri ve sanırım hastalığı gereği aşırı heyecanlı bir çocuk. O şartlar da nasıl zapt etmeye çalıştığımızı az çok tahmin edebiliyorsunuzdur. Ve nihayet taksi geldi. Hamza arabayı görünce heyecanlandı ve bağırmaya başladı. Peki taksici ne dedi biliyor musunuz? "Siz en iyisi ambulans falan çağırın ben bu şekilde götüremem bu çocuğu " annesinin ve abisinin o an gördüğüm yüz ifadelerini  burada kelimelere dökmem mümkün değil. Yeni bir taksi çağırmak zorunda kaldık yağmur altında o çocuğu zor bela zapt etmeye çalışarak. İkinci gelen de bişey demese bile yüz ifadesinden az çok ne düşündüğü belli oluyordu... Bu durumu gün içerisin de defalarca yaşayan belki yüzlerce aile var. Unutmayın ve fark edin rica ediyorum. Zaten Türkiye'de engelli olarak yaşamaya çalışmak yeterince zor. Tekerlekli sandalye ile bi yerden bi yere gitmek tam anlamıyla eziyet. Engelli yerine park edenler mi dersin, engelli birini görünce lütfedip yardım etmeyenler mi? Hepsi mevcut hepsi içimiz de. Bir gün değil hergün hatırlayın, hergün destek olun ve en önemlisi lütfen farkında olun. Son olarak da acıyan gözlerle bakmayın zira ben şimdiye kadar Hamzay'la dışarda olduğum zamanlar da o şekilde bakan kimseden dolayı ne ben ne annesi kendimizi çok iyi hissettiğimiz bir zamanı hatırlamıyorum. SEVGİ İLE KALIN...
·
5 görüntüleme
Erdinç BİGE okurunun profil resmi
İşte bu yüzden diyorum ki: Okullarımızda yapılan anma günleri "Dostlar alışverişte görsün." zihniyetinin önüne geçmesi gerekir. Bu günler; duvardaki panoya yazı asmakla, büyük çoğunluğunun dinlemediği ya da dinler gözüktüğü öğrenci topluluğunun önünde -çoğu zaman bozuk ses sistemiyle yapılan- birkaç şiir ve yazı okumakla geçiştirilmemeli. Öğrencilerimizi empati kurabilen, öz eleştiri yapabilen, sorgulayan bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Bunları,çoğu zaman inandıklarıyla yapmak zorunda oldukları arasında kalan bir eğitimci olarak söylüyorum. Çözümü ise yine dönüp dolaşıp kitap okuma alışkanlığı kazandırmaktan başka bir şeyde bulamıyorum. Cemil Meriç'in dediği gibi: "Kitap okuyanın fikri incelir." İncelen fikirleri bir yana bırakalım, bilgisi olmayan ama her konuda düz mantıktan doğmuş kaba saba fikirleri olan bir toplum olduk. Allah sonumuzu hayretsin.
Yasee okurunun profil resmi
Haklısınız. Farklı olanı dışlamayı normalleştiren bir toplum oluştu malesef. Kaç kere haberler de çocuğu engelli olduğu için okulda arkadaşları tarafından kötü muamele görüp dışlandığından dolayı okula gönderemeyen aile gördüm. Ne zamandan beri böyle acımasız, vicdandan, merhametten yoksun çocuklar yetiştiriliyor hayret ediyorum. En büyük eksiğimiz empati kuramıyor oluşumuz heralde. Amin. Allah cidden sonumuzu hayr etsin. Bu gidiş beni korkutuyor...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.