Gönderi

Bu yazıyı "Alman eğitim yönetiminde ne insancıl tutumlar var! Müfettişler öğretmenlere nasıl nazik davranıyorlar!" diye yazmıyorum. Savaştan sonra Almanların bir kesimi, önlerinde bir kuş ölse ağlar, televizyonlarında başka ülkelerdeki açlığı, yoksulluğu anlatan bir film görürse inler, karıncayı incitmez, çalışanların haklarını da az çok sayan insanlar oldular. Bunu demek için de yazmıyorum. Bu küçük yazıyı belki hiçbir Alman okumayacak, iyi biliyorum bunu. Öyleyse niçin yazıyorum? Bakıp, okuyup imrensinler diye bizim öğretmenler için mi? Doğrusu asıl amacım bu da değil. Yukarıda, öğretmenleri kara kışın ortasında oradan oraya savuran yönetimden, yöneticilerden söz ettim. Onlar okusunlar diye yazıyorum. Onlar, hele sendika, dernek gibi sözleri ağzına almayan öğretmenlerin yazı yazmasını, dergi çıkarmasını bile yasaklayan o büyük, çok büyükler okusun diye yazıyorum. Ama iyi biliyorum, onlar da, üstelik okur yazar oldukları halde, okumazlar. Sanırım gene de benim çilekeş meslekdaşlarım, öğretmenler, öğretmenlerimiz okuyacaklar, eski bir alışkanlığa uyarak yazdığım bu küçük yazıyı. abece, Sayı 21 aralık 1987
Sayfa 280
··
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.