Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

484 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
''Ruslara teslim olmaktansa şu nehire atlarım daha iyi!.'' Karanlık, korkunç yıllar her dönem olduğu gibi 20. yüzyılda da birbirini takip etti, insanlık kaybetti, hepimiz kaybettik. Utancın simgesi nesillerin alnına bir damga gibi geçti. Kimden bahsediyorum: Ermeni, Rum, Yahudi, Kürt , Türk, Tatar, binlerce milyonlarca insan. Yaşamak, gülmek, hayal kurmak isteyenler. Gökyüzünde uçan kuşu, kurtuluşunun habercisi sanan masum kadınlar, çocuklar. Hiroşimada yiten, eriyen bedenler... Serenad... Ne güzel bir kelime. Tam da bu romana yakışan bir sihirli sözcük. Müziğin, hitabın, adanmanın, haykırışın, aşkın, tapınmanın sesi. Zülfü Livaneli yine müthiş bir eser bırakmış bizlere. İnsanca yaşamanın, sevgiyle, saygıyla birbirimize gülümsemenin mirası bu eser. Bir hakaret, bir saldırı, bir tanımamazlık değil. Olsa olsa bir uyarı, düşünme, vicdan muhasebesi. Çok sade bir kurgu(kısmi), şahane bir anlatım. Üniversitede görevli, Halkla İlişkiler Uzmanı Maya, ABD'den gelecek Alman vatandaşı bir proseförü karşılayıp onun rehberi olmakla görevlendirilir. Olay İstanbul'da geçer. Maya, ileriki aylarda bir uçak yolculuğunda, profesörle yaşamış olduğu anılarını biz okuyuculara aktarır metrelerce yükseklikte, özgürlüğün sembolü mavi gökyüzünde. Maya ile yapılan sohbet, profesörün geçmişi, yaşamı, kendi kişisel özel hayatı ile birlikte, utanç dolu tarihin aralanmasına, hatırlanmasına neden olur. Okuyucuyu içine çeken, ağlatan, hüzünlendiren en önemlisi düşündüren, vicdanımızı test eden bir eser. Yine eşsiz tarihi bilgileri ile bizleri büyülen Livaneli sayesinde, Albert Einstein'in Yüce Atatürk'e yazdığı resmi mektubundan tutun, hüzün dolu Struma Gemisi'nın acı dolu dramına kadar her şeyi en ince detayına kadar öğrenmiş oluyoruz. Hayretlik, utançlık, suçluluk, sevgi, aşk her şey bu sayfalarda. En başta belirttiğim cümle, 7 bin Kırım Türk'ün, çaresizlikle yaşamını yitirmesini ifade ediyor.. Onları Ruslara karşı Almanların yanında savaşmaya gönderen Ankara, ve İngilizlere esir olup, trenlerle Ruslara teslim edilirken hiçbir şey yapmayan yine Ankara. Görev icabı gözünden yaşlar düşen Mehmetçik ile '' Bizi Ruslar vuracağına siz vurun Mehmedim'' diyen çaresiz kadınlar, analar... Olmadı, hepsi kendini nehre attı, kimi de Rusların kurşununa hedef oldu. Emir büyük yerden, emir kötülüklerden, emir insanlığın bittiği yerden. Ermeni tehcir olaylarında yaşanan, Ermenilere yapılan kötülülüklerde anlatıldı bu eserde, Yahudilerin Romanya'dan gemiyle Filistin'e giderken İngilizlerin pis oyunuyla İstanbul Boğazı'nda demir atan Struma'da anlatıldı. Hüznün adı Struma... Düşünmeden edemedim tabii, her pisliğin altında, kardeşleri birbirine vurduran oyunların içinde neden İngiltere çıkıyor? Mustafa Kemal görmüştü işte o gün onu ve onları. '' Geldikleri gibi giderler'' diyen bir insan, '' Yurtta Sulh, Dünyada Sulh'' diyen bir insan daha o günden barışın tohumlarını atmıştı. Evet uzattım, biliyorum fakat şunu anladım ki, bu Dünya'yı daha güzel, daha yaşanabilir yapmak için insanlığımızı asla kaybetmememiz gerekiyor. Saygılar... youtube.com/watch?v=Ojde9rD...
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,7bin okunma
·
3 görüntüleme
Adar Koç okurunun profil resmi
Struma'yı daha fazla merak ediyorsanız. Halit Kakınç- Struma eserini okuyabilirsiniz.
İsmail okurunun profil resmi
Teşekkür ederim efendim. Çok etkiledi beni bu olay. Aşkını görüp de dokunamamak, bağırıp da sesini duyuramamak!. Sağolun...
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.