Bu kitaba ve yazara Erhan Kolbaşı’nın kitabında denk gelmiştim. Bir çok örnek kitaptan bahsetmişti. Tabi basımları olmadığı için bulmak kolay olmuyor. Adamski’nin temaslarından çokça bahsediyordu Erhan Kolbaşı. Merakla başladım doğrusu kitaba. Çok da akıcı bir yazımı olduğu için de bir çırpıda bitiverdi. Daha önce yaşadığı ilk teması bir kitap haline getirip, getirdikten sonra gelişenleri ve temaslarını anlatıyor yazar bu kitabında. 50’li yıllarda geçiyor durumlar. İlk temasını Venüslü adına Orthon koyduğu bu dünyadışı yaşam formuyla kuruyor. Tabi ki bu kişi insan formunda ve bilinçsel olarak daha gelişmiş durumda. Fiziksel bir farklılığı yok. Teknolojik olarak gelişmiş ve dünya dışındaki diğer gezegenlerde bu bilinçsel yükselmeden dolayı tüm canlılar ‘kardeş’ olarak ortaklaşa yaşamaktadır. Bu kitabında da, bu venüslünün dışında satürnlü ve marslı insanların da bulunduğu ve onlarla olan temaslarını, uzay keşif gemilerine alındığını, ordan ana gemiye götürüldüğünü, belli şeyler öğretildiğini, üstat dedikleri, fazla tekamül etmiş, çok kere enkarne olmuş bu bilgeden bir şeyler dinlenildiğini anlatıyor. Fotoğraf çekimleri yaptığını, geminin ve gemiden kendisini çektiğini gösteren fotoğraflarını kitaba da koymuş yazar. Hatta verilen bilgileri ve fotoğrafları paylaşmaları istenmiş ki insanların uyanışlarına katkıları olması için. Onlara göre her şey Bir’den oluşuyor. Her şeyi o yaratıyor. Evrensel yasalar var (insanlara karışmamaları yasalardanmış) ve tekamül edip farkındalığı yaşamış kişiler sevgi ve kardeşlik duygusuyla doludurlar. Dünya en alt seviyededir. Ordan farkındalığı yaşayamayanlar dünyada enkarne olmaya devam etmektedirler. Farkındalığa ulaşan üst boyutta enkarne olmaktadır ve bu sonsuza kadar devam etmektedir. İnsanlar içinde en düşük bilince sahip olanlar ceza niteliğinde dünyaya gönderilmişler. Bu nedenle dünya böyleymiş. Kendileri vejeteryanmış. Bir bitkiyi yemelerini onların üst seviyeye dönüşümü olarak niteliyorlar. Yazar bu konuda onların da canı yok mu diye sorduğunda bu cevabı veriyor. Fakat niyeyse gelecek üzerine sorular sorulduğunda, kova çağı ya da kozmik çağ konusunda bilgi istendiğinde geçiştirici bilinmiyormuş gibi cevaplar gelmesi şüphe uyandırdı. Genelde hep yaratıcıdan ve tekamülden konuşmuşlar ve bunları anlatmışlar hep. Ayda üslerin olduğu falan söylenmiş yine burda da. Yazara da gösteriliyor bunlar. Ama yazarın hiçbişi sormamasını garipsedim. Telepatik olduklarından zihninden geçen her şeyi bilip cevaplandırıyorlardı. Ama daha fazla bilgi alınabilirdi. Teknolojilerinin çok geliştiği ve yerçekimi değilde farklı kuvvetlerin kullanıldığından, uzay gemilerinin bu nedenle hızlı olduğundan ve insanlardan bu şekilde çabuk göz önünden çıkabildiklerinden, yaşanan bazı tatsız olayların istemleri dışında olduklarından, hiçbir canlıya zarar vermek istemediklerinden bahsediyorlar. Yine de okuduğum diğer kitaplara göre benzer bilgiler mevcuttu. O nedenle yalan yanlış diyemem kitap için. Tartışılır konular ve araştırmaya açık. O nedenle gözümüzü kapatmadan ve verilenleri hiçbir zaman olduğu gibi kabul etmeden, sorgulayarak araştırmaya devam edelim..