Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

85 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir gün kitabı çok önce okuduğum ama çok etkilendiğim nadir kitaplardan biri.. hediye edilmesi ayrı bir değerli hediye eden ayrı bir değerli.. yani katmerli bir kitap benim açımdan.. içindeki sımsıcak samimi hikaye de o değere bambaşka bir değer katıyor tabii ki.. şimdilerde Tuna'nın Türküsü ile ortak basılmış yeni bir basımı olsa da tek başına basılması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.. çünkü hem iki kitabın kulvarları farklı hem de Bir Gün arada kaynamamalı bence.. Gün olur asra bedel misali bir günün insanın hayatında nasıl bir yeri olabilir bunu sormakla başlamak istiyorum kitap hakkındaki düşünce ve duygularımı anlatmaya.. Evet bir gün bazen bir asra bedeldir hatta bazen küçük bir an için ömür bile verildiğine göre zaman algımız ne yaşadığımızla ne hissettiğimizle alakalı çok şey söyler bizlere .. o yüzden ben hiç abes karşılamıyorum hatta kızıyorum zamana, sevdiğim insanların yanında su gibi geçtiği için.. o anları donduramadığım için.. her anın fotoğrafını videosunu çekmek nedendir sanıyorsunuz.. hep bundan.. İşte Bir gün tam da böyle bir günü anlatıyor.. geriye dönüşlerle hatıralarla.. okuyucuya o samimiyeti o kadar iyi veriyor ki ben şahsım adına o bir günün geçtiği mekanları onlarla gezdim diyebilirim.. İçinde aşk olan her şey güzel.. o bir gün de.. aşkla tertemiz duygularla yazıldığı o kadar belli ki.. zaten yorumlarda yazarımız da itiraf etmiş kendi hayatından kesitler barındırdığını.. hep savunduğum tezimde beni yanıltmamış.. Çünkü öyle şeyler var ki onu anlatabilmek için ancak yaşamak lazımdır.. günümüz aşk zırvalıklarından öte tertemiz duygular var anlatılan.. zamanın dehrinde herşey kirlendiği gibi aşklar da kirlendi çünkü.. ten kafesine kapatıldı..horlandı..aldatıldı..kandırıldı..öldürüldü.. Aşk aslında kavuşamamaktır sözünü ne kadar duysam da ben o lafa katılmayanlardanım.. çünkü aşk kavuşmaktır.. iki kişinin bir olmasıdır ruhen.. ruhlar aleminde de yaşamıyoruz ki sığlığında düşünen milyonlarca ten kafesi müptelasına diyecek bir şey yok zaten çünkü sanki yemek yer gibi kıyafet değiştirir gibi yaşadıklarını zannettikleri bu aziz duygu onlar için tüketim aracından farksız.. bu konuda bir arkadaşımla konuştuğumuzda hiç unutmadığım bir ders almıştım.. hani eşini çok yalnız bırakma tarzı öğütlere verilen insanca bir cevap olarak '' kalbinde olmadığım birinin yanında olsam ne olur ki???'' Biraz da kitapta anlatılan 1999 depremi ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.. ben o dönemlerde üniversitede öğrenciydim.. o seneki ağustosu, depremin olduğu yerde yaşamasam da bize düşen kısmıyla yaşadım ve hiç unutmuyorum.. güneş tutulmasının da olduğu anormal sıcak bir ağustos tu.. deprem merkezine otobüsle 5 saatlik bir mesafede yaşamama rağmen açık alandaki sokak merdivenlerinin bile ayağımızın altıdan kaydığını hissettiğimiz elim günlerdi.. günlerce kıyafetlerimizle tedirgin uyuduk.. her an ölüme hazır ve sanki o çatı bizimde üzerimize düşebilir korkusuyla.. şunu anladım ki ölüme hazır yaşamıyoruz hiç.. böyle yaşanır mı diyenleri duyuyorum sanki evet hangi bir gün full kıyafetleriyle yatabilir insan?? hangi bir gün her an öte tarafa gitme korkusuyla hayattan lezzet alabilir değil mi?? işte burda mühim bir şey var... bizim tek derdimiz hayattan lezzet almak değil mi !!!.. sorun işte tam da burda.. dünyaya geldik bir kere ye iç gez oynaa mantığında nostaljik şarkı kıvamında lay lay loy yaşam.. Yaz bitip okuluma geri döndüğümde meslek itibariyle bizim bölümden de otobüslerle o bölgeye gidilmiş alt sınıflardan mimar adayları.. yolculuk ve otobüsteki olanları giden bir arkadaşım anlattığında da inanın resmen kusmak gelmişti içimden.. koli koli biraların yüklendiği otobüs bağajı ve şarkılı türkülü dönüş yolculuğu.. ne acı değil mi?? el elin yitiğini türkü çağırarak arar atasözünün mimarlık öğrencileri yansıması.. ve haklı çıkan alnı öpülesi atalarımız.. verdiğim tepkiye aynı şu günlerde Nur Yerlitaş'ın ''şehit mehit ayy yeter'' tepkisi verir gibi '' ya naapsaydık hep ağlayamaz ki insan biraz rahatlamaya çalışmanın neresine bu kadar tepki veriyorsun'' gibi aldığım cevapla yollarımı ayırdığım arkadaş!! neyse yine uzun oldu galiba.. okuyun efendim nitekim çok duygulu bir hikaye yavuz ile tuğçe nin aşkı.. bu aşka da bir şarkı bırakmak gerekirse onu da bırakayım.. sevgiyle AŞK la kalın efendim youtu.be/YjNFvYenY7Y youtu.be/4num7RHqV5U
Bir Gün
Bir GünMehmet Yılmaz · Roza Yayınevi · 201259 okunma
··
20 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Mehmet Y. okurunun profil resmi
Ben, Bir Gün'ü, onca acemiliğine, ilk gençlik tecrübesizliğine rağmen çok seviyorum. Yavuz'u, Tuğçe'yi, aşklarını, Samsun'u ve o kara günde yitip gidenleri hüzzam bir türkü eşliğinde anıyorum hep... Ve bu güzel değerlendirme için size çok teşekkür ederim.
Hatice okurunun profil resmi
ben teşekkür ederim böyle güzel bir hikayeyi yazarak bize okumak ve o temiz duygulara şahit olma şansı verdiğiniz için ..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.