DEB'li yetişkinler soğuk ve kendini beğenmiş ya da bıktırıcı derecede geveze ve yontulmamış insanlar olarak görülebilirler. Pek çoğu sürekli şaka yapmaları, zorlamaları, hızlı konuşmaları ve gelişigüzel bir şekilde bir konudan diğerine atlamaları ve konuştukları dilin kelime dağarcığını zorlamadan bir ko nuyu anlatamamalarından anlaşılabilir. "Hayatımda hiçbir düşüncenin sonunu getirmedim" diye yakınmıştı genç bir adam. DEB'li hem erkek hem de kadınlarda diğer insanların huzursuz olmalarına ya da içgüdüsel olarak kendilerini geri çekmelerine neden olan hissedilir bir yoğunluk söz konusudur. "Sanki her kes Dünyalı da ben Marslı gibiyim" demişti kırk yaşında bir kadın. Bir başkası da "Sanki herkes nazik insanlar kulübü gibi bir şeye üye ama ben o kulübe dahil değilim" diye ifade etmişti. Bu sürekli dışarıdan içeri bakma hissi, bir şekilde konunun özünü kaçırıyormuş duygusu her zaman hissedilir. Sosyal etkinlikler de çemberin dışına doğru çekilme eğilimi gösteririm, bir şekil de olayların özüne nüfuz edemeyeceğime dair bir hissiyat için deyimdir. Birbirleriyle konuşan insanları gözlemlerim, bunlar gayet iyi tanıdığım insanlar olabilir, acı verici olsa da hiç kimse ye söyleyecek bir şeyim olmadığının farkına varırım. Sosyal içerikli sohbet benim için her zaman gizemli bir olay olmuştur. Ba zen neşeli sohbetler eden insanlara bakıp görünmez olabilmeyi, böylece kulak kabartmak zorunda kalmadan rahatça gidip onları dinleyebilmeyi ve bir kez olsun konuşulacak ne olduğu nu öğrenmeyi dilerim. DEB'li hastalarım da bana kendi deneyimleriyle ilgili neredeyse aynı şeyleri anlatırlar. "Nasıl hoşbeş edilir bilmem ya da aptalca bir şey söylemekten korkarım" demişti yirmi altı yaşında bir kadın. Gerçek şu ki, DEB'li bir yetiş kin sohbete katıldığında diğerlerinin ilgisi onun için sadece yüzeyi sıyırırmış gibi görünen konulara kaydığı anda genellikle sı kıldığını fark eder.