Taze bir hava ve bir avuç gün ışığına hasret kalmak nedir bu kitapta anladım...
Pek çok kitap bloggerı tarafından oldukça yüksek puanlar verilen Koleksiyoncu'yu sonunda ben de okudum. Kitabın güzel bir başlangıç yaptığını ve ilk 150₺ sayfa boyunca hızlıca akıp gittiğini belirtmeliyim. Fakat sonrasında aynı akıcılığı bulamadığım sayfalar oldu. Final bölümü ise başarılıydı. Seni ve biraz gün ışığı görmek için verdiğin mücadeleyi hiç unutmayacağım Miranda
Konusundan kısaca bahsetmek gerekirse;
Frederick Clegg halası ve tekerlekli sandalyeye bağımlı kuzeniyle yaşayan silik kişiliğe sahip bir memurdur. Aynı zamanda pek çok cinsi barındıran büyük bir kelebek koleksiyonu yapmaktadır. Clegg, hayat dolu bir resim öğrencisi olan Miranda'ya aşık olur ve uzaktan uzağa onu takibe alır. Fakat Miranda'nın karşısına çıkmaya cesareti yoktur. Miranda'nın hayat dolu gözleri, o ipek gibi saçları ve zamanın kızlarının aksine kendini öne çıkarma çabası olmadan zarafet dolu davranması Clegg'i çok etkilemiştir.
Bir gün sıradan bir memur olan Clegg'in piyangodan yüklü bir para kazanması sonucu her şey değişir. Clegg peşine düştüğü eşsiz kelebeği Miranda'yı ele geçirmeye karar verir. Şehrin ücra bir köşesinde bir ev satın alır, bu evin bir mahzeni bile vardır. Evi ve mahzeni temizler, Miranda için eşyalarla donatır ve tabii asla kırılamayacak büyük kilitler satın alır. Bir gece Miranda eve dönerken planını devreye koyup onu kaçırır. Onu altın kafesine soktuğunda kendisinden özgürlük dışında her şeyi isteyebileceğini söyler. Fakat esir bir kelebek kaç gün hayatta kalabilecektir? Peki gerçekten de Miranda, Clegg'in sandığı kadar mükemmel biri midir?
Kitap iki bölümden oluşuyor. Bu sayede olaylar hem Clegg'in hem de Miranda'nın gözünden anlatılıyor. Bu sayede Miranda'nın hayatta kalma içgüdüsü, esaret ve çaresizlik duyguları iliklerinize kadar işliyor. Benim için 8/10 luk bir kitaptı.
İşte bu kitaptan sizler için seçtiğim birkaç alıntı:
"Cahillikten ne kadar nefret ediyorum! Caliban'ın cahilliğinden, kendi cahilliğimden, dünyanın cahilliğinden! Ah, öğrenmeyi ne kadar, ne kadar, ne kadar istiyorum. Ağlayabilirim, öylesine çok öğrenme arzusu duyuyorum ki."
"Onu asla iyileştiremem. Çünkü hastalığı benim."
"İnsanları ele veren konuşma biçimleridir, ne söyledikleri değil."
"Günümüzde, insanlar her şeyi hemencecik elde etmek istiyorlar, arzularını canları çektiğinde hiç beklemeden tatmin etmenin peşindeler ama ben onlar gibi değilim, daha eski kafalıyım, geleceği kurmak ve her şeyin zamanla gelişmesini beklemek hoşuma gidiyor."