Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

197 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Üniversite hocalarımdan birinin tavsiyesi üzerine okumuştum. Daha doğrusu feminizm üzerine konuşuyorduk. Aslında Fransa'dan söz ediyorduk ama Türkiye'ye geldi konu. Dedi ki: "Kadının Adı Yok çıktığında ne büyük olay oldu şu memlekette, kıyametler koptu, kitaplar toplandı." Madame Bovary'deki gibi kadınlara kötü örnek olduğu gerekçesiyle toplanmış kitap. İki kitabın kaderi aynı. Türkiye'de ne kadar değer veriliyor bu kitaba çok bilgim yok ama Rusya'dan gelen bir arkadaşım okumuş, çok beğenmiş ve bitirme tezinde kitabın içeriğinden yararlanmıştı. Aslında kitabın yasaklanmasının birçok nedeni varmış ama ben sadece "kötü örnek" olma konusu üzerinde duracağım. İnsan beyni nasıl öznel olarak kötüyü ve iyiyi ayırt edebiliyor ve kendine göre yorumluyorsa, sadece bu kitap için değil herhangi bir "x" kitap için de bunu yapabilir. Kaldı ki bu ülkenin tarihi şuan yaşadığımız tarihle paralel gitmiyor. Biz kadınlara seçme ve seçilme hakkını bir çok Avrupa ülkesinden daha önce verdik. Şimdi kadınlara sokakta kahkaha atma, hamileyken dışarı çıkma diyoruz. Daha doğrusu bir kesim bu düşünceyi herkesin ulaşabileceği geniş kitle iletişim araçlarından avazı çıktığı kadar bağırarak söylüyor. İşin kötü yanı bu kesim halkı eğitim, ekonomi, hukuk gibi alanlarda yönetiyor. Şimdi bu söylenenleri akılda tutup Asena'nın kitabına dönelim. Asena tam da bu konudan söz ediyor kitapta. Başlarda her şeyin yasak olduğu küçük bir kadının hayatını anlatıyor. Hatta çocuğu anlatıyor. Bu çocuk öyle yasaklarla büyüyor ki, yetişkin bir birey haline geldiğinde hala kendini kısıtlama ihtiyacı duyuyor. Şuan bir çok kadının yaşadığı durumların aksine -tabiri caizse- gözlerini açıyor. Toplumun günümüzde bile dayatmaya çalıştığı, çocuk doğur, evde otur, çalışma, okuma, konuşma, kahkaha atma, gece sokağa çıkma hatta mümkünse hiç çıkma gibi emir kalıplarından kurtulup gerçek bir birey "gibi" hissetmeye başlıyor. Çalışıyor, kendi bedeni için kendi kararlarını veriyor, sokağa çıkıyor, flört ediyor, okuyor, konuşuyor, kahkaha atıyor, ağlıyor. En önemlisi özgürlüğün tadına varıyor. Bağımsızlığını ilan ediyor. Hem iç hem dış işlerinde sadece kendine bağlı kalıyor. Asena gerçek bir feminist. Feministliğin; kadınların erkeklerden daha iyi haklara değil, aslında EŞİT haklara sahip olması demek olduğunu çok iyi biliyor. Bundan fazlasını isteyen kadınlara kesinlikle feminist gözüyle bakmamak lazım. Ne yazık ki dünyanın her yerinde erkeklerden daha fazla hakka sahip olmak isteyen kadınlar var. Geçmişte ezilmiş olmanın etkisiyle şimdi fazlasını istiyorlar. Bunu yaparak birçok insanın gözü önünde küçük düşüyorlar ve erkek düşmanı ilan ediliyorlar. Benim için yalancı siyasetçilerden hiçbir farkları yok. Nasıl siyasetçiler gerçeklerin üstünü örtüyorsa, bu tarz kadınlar da hepimizin eşit olması gerektiği gerçeğinin üstünü örtüyorlar. Gerçek feministliğin ne demek olduğunu anlamak istiyorsanız ve bunu edebi bir dilden okumak istiyorsanız, bu kitabı tavsiye ederim. Daha tarihsel bir şey okumak isterseniz ve okuduklarınız zaman zaman içinizi acıtabiliyorsa -kitabın içerisinde gerçekten çok fazla trajik durum var- Asena yerine;
Mizojini - Dünyanın En Eski Önyargısı
Mizojini - Dünyanın En Eski Önyargısı
bu kitaba bir göz atabilirsiniz. Kadınlığını unutmuş (ya da kadının ne olduğunu unutmuş erkekler) veyahut kendini üstün ırk ilan eden bireyler için mükemmel bir panzehir bu kitap. Kötü örnek olması söz konusu değil, zira birebir gerçekleri görüyorsunuz. Gerçeklerin doğruluğunu veyahut yanlışlığını tartmak size kalmış. İyi okumalar.
Kadının Adı Yok
Kadının Adı YokDuygu Asena · Doğan Kitap · 20136,4bin okunma
··
372 görüntüleme
Mithril / Nobody okurunun profil resmi
Detaylı ve güzel bir inceleme, teşekkürler. Kitabı okuma listeme ekledim sayenizde.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.