Gönderi

Android hizmetkâr göç etmenin ödülü, radyoaktif serpintiyse geride kalmanın cezasıydı. BM göçü mümkün olduğunca kolaylaştırmış, geride kalmayı zorlaştırmış, hatta imkânsızlaştırmıştı. Dünyada kalmak kendini birdenbire ‘biyolojik olarak kabul edilemezler’ sınıflandırmasında bulmakla sonuçlanıyordu ki, bu durum insan ırkının kalıtımı için bir tehditti. Bir kere ‘özel’ olarak damgalanan kişi kısırlaştırılmayı kabul etse bile artık tarih öncesine karışmış olurdu. Yani insanoğlunun bir parçası olmaktan çıkardı. Yine de kimi insanlar göç etmeyi reddetti. Kalmayı seçenler için bile hayret verici bir mantıksızlıktı. Mantıken her normal insanın çoktan göç etmesi beklenirdi. Belki de ne kadar çirkinleşirse çirkinleşsin Dünya yine de insana aşina gelen sıkıca sarılınabilecek bir yerdi. Ya da büyük bir ihtimalle göç etmeyenler toz çadırının en sonunda kendi kendini tüketeceğini düşlediler. Sonuç olarak on binlerce kişi, çoğunluğu birbirlerini fiziksel olarak görüp kontrol edebilecekleri ve birbirlerinin varlıklarında umut bulabilecekleri şehir içlerinde kaldı. Bunlar diğerlerine göre aklı başında olanlardı ve onlara ek olarak tuhaf bir kısım insansa hemen hemen terkedilmiş banliyölerde yaşamlarını sürdürmeyi seçti.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.