Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İnsan ve düşüş
Bu başlığı aklıma getiren Sezai Karakoç’un “Düşen insandır” diye başlayan hakikatli cümlesi oldu.Cümle aynen şöyle:”Düşen insandır, hayatın sesini işiten,iç sesini duyan…”İnsanın ‘düşen’ bir varlık olduğunu, varolduysa şayet düşmesinin de elzem olduğunu anlıyorum bu cümleden. Hz. Adem ile anlatıyor bu düşüşü ve insanı Sezai Karakoç. Düşüşü bilmeyen insana esefleniyor adeta. “Âh! Düşüşsüz insan! Benden övgü bekleme.Düşüşün tadını almayan insan! Senin,yücelerin serinliğinden,arılığından ne haberin vardır ? Ruh gecesinin yedi katlı karanlığına batmamış yürek!Sana ışıklar ve karanlıklar ne der? Ey zindanda bir gece geçirmemiş dost, güneşe doğru çılgın koşuyu yapacak çocuk olabilir misin?” Bu satırların altını çizerken yüreğim bir garip, bir ılık rüzgara tutuluyor sanki. Bir iklim gibi. “İnsan” ve “düşüş” ü bu denli iç içe yaratan, lakin yüzünü O’na dönenleri düştüğü yerde bırakmayan bir Zat-ı Zülcelal’in sonsuz rahmet denizinde buluyorum kendimi… İnsanın olduğu yerde “düşüş” muhakkak demek ki. Küçük veya büyük illa bir düşüş… Kaldırmak için, varmak için… Ne çok dünya düşüşlerimiz var değil mi? İçimiz bazen öyle bir kuyudur ki, bu düşüşlerle her yeri karanlık sanırız. Oysa aydınlık şuracıkta, göğsümüzde durur. Kalbimize döndükçe, geçeriz kuyulardan ve dahi karanlıklardan. Tekrar tekrar hatırlamalı; düşüşsüz insan olmaz. Öyle diyor yazar. O vakit düştüğümüze eseflenmeden, kime el uzatıyoruz, kimin kaldırmasını bekliyoruz, hangi kapıda bekleşiyoruz ona bakmalı… Yüzümüz kime dönük? Bize bahar getirecek, dallarımızı çiçeklendirecek mevsime çevirdik mi yüzümüzü? Bak ne diyor kalbi sonsuzla çiçeklenen şair: “Yüzümüzü Allah’a çevirdiğimiz vakit, başka bir iklim, başka bir mevsim başlamıştır.” O güzel iklimi solumak için çevirmeli yüzü, gözü, gönlü… Düştüğümüzü bilen bir kalple, mahçup bir kalple varmalı O’na… Sonsuz deryasında bir katre aramalı, aramalı, aramalı. Sussuz kalmalı belki lakin ab-ı hayatımızın o katreden olduğunu unutmamalı… Hem “Çamura bulanmış bir cevher değerinden bir şey kaybeder mi?”derler ya. Öyle işte. Kaybetmez elbet hala insansa. Düşmüş lakin özünü kaybettirememişse düşüşleri… “…İnsan madde aslının dolaylarında ruh aslını unutur ve takrar temelli yücelmeye niyetlenmezse, maddeden de öteye fırlatılır. Aşağıların aşağısına düşürülür. Ama bir kere de yüceye yöneldi mi ona bütün kapılar açılır. Mucizeler ülkesinin kapıları. Melekler de onun yardımcısıdır. Zaman bile şuurlanır…” Velhasılıkelâm, düşüş bizim için umut da bizim için… “Çocuk da bir suç işledi mi annesinin kucağına atılmaz mı? Hatta, annesine karşı bile annesine sığınır çocuk.” Senin de gönlün aynı iklimin tatlı rüzgarını hissetti değil mi şimdi? Kalbimiz o çocuk edasıyla mahcup, belki hatalı ama onu en çok sevenin dizi dibinde yine… efendidergi.com
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.