Gönderi

Dürr-i Yekta (İnci Tanesi) Sözler Sovyet döneminin ünlü Gürcü şairi Mayakovski ile Nâzım Hikmet, Moskova’daki üniversite yıllarında zaman zaman biraraya gelerek şiir üzerine konuşur tartışırlarmış. İşte böyle bir karşılaşmalarının birinde, Mayakovski sormuş: - Nâzım en ünlü şairiniz kimdir? Nâzım Hikmet hiç duraksamadan: -Şeyh Galip’tir. yanıtını vermiş ve Şeyh Galip’in Muhammes’inden şu dizeleri okumuş: Bir şu’lesi varki şem-i canın Fân’usuna sığmaz âsm’anın Bu sine-i berk âşiyânın Sina dahi görmemiş nişânın Efrûhte-i inâyetindir. ... Daha sonra da şiiri Mayakovski’nin anlayabileceği bir dille açıklamış. Şiirdeki mecazi anlatımların ve benzetme zenginliğinin farkına varan Mayakovski: - Biz günümüzde şiire bu kadar anlam derinliği veremiyoruz, demiş. Yahya Kemal’in divan şiirine ve şairine bakış açısını ortaya koyan önemli bir ayrıntı da Nihad Sami Banarlı Banarlı’nın anlattığı ve Yahya Kemal’in bir Fransız yazarına karşı Türk şiirini savunmak ve tanıtmak için Neşâtî’nin bir gazelini okud...uğu şu hatırada saklıdır: “Bir vapur yolculuğunda, bir Fransız yazarı, tanınmış bir Türk edîbine; -Bir Türk şiiri var mıdır? demek tuhaflığında bulundu.Türk edîbi, Fransıza XVII.asır şairi Neşâtî’nin bir gazelini okudu ve açıkladı. Şiiri, ses ve mana olarak zevkle dinliyen Fransız, bilhassa son beyti duyunca; -Oo! dedi. Bu mısraları söyliyen milletin büyük şiiri olmak tabiîdir. Ve şu cümleyi ilâve etti: -Medeniyet nâmına bir başka eseriniz olmasaydı, yalnız bu beyit, ne derin bir millet olduğunuzu ifadeye kâfi gelirdi. Şevkız ki dem-i bülbül-i şeydâda nihânız Hûnuz ki dil-i gonce-i hamrâda nihânız . Olsak nola bî-nâm u nişan şöhret-i âlem Biz dil gibi turfa muammâda nihânız Mahrem yine her hâlimize bâd-ı sabâdır Dâim şiken-i zülf-i dil-ârâda nihânız Hem gül gibi rengîni-i ma`nî ile zâhir Hem neşe gibi hâlet-i sahbâda nihânız Ettik o kadar ref`-i taayyün ki Neşâtî Âyîne-i pür tâb-ı mücellâda nihânız Günümüz Türkçesiyle: 1.Neşeyiz; deli bülbülün şakıyıp dem çekişinde gizliyiz. Kanız; kızıl goncanın gönlünde gizliyiz. 2.Adımız, sanımız olmadığımız halde, dünyada tanınsak ne olur? Biz gönül gibi eşi örneği bulunmayan bir bilinmezliklerde gizliyiz. 3.Gene de her halimizi bilen seher yelidir; çünkü daima gönlümüzü alan sevgilinin saçlarının büklümlerinde gizliyiz. 4.Hem gül gibi anlam renkliliğiyle görünürüz ; hem neşe gibi şarabın verdiği sarhoşluk halinde gizliyiz. 5.Neşâtî, varlığımızı o kadar kaldırırdık ki, cilâlanmış parlak aynada gizliyiz (varlığımız hiç kalmadı; bedenimiz ayna kesildi; biz de sanki onda görünen bir şekilden ibaretiz).
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.