Gönderi

Yuva Belgeseli
Bir kızılderili atasözü der ki; "Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak." Yuva belgeseli de bize. Bizim dünyayı nasıl yediğimizi anlatıyor.. Lütfen beni dinle! Kâinatın mucizesi yaşam yaklaşık 4 Milyar yıl önce ortaya çıktı. Biz insanlar, yalnızca 200 bin yıl önce. Bu senin hikâyen ve sonunu yazmak ta senin elinde. Yaşam lokomotifi bir zincirin ta kendisidir. Her şey birbirine bağlı ve birbirine muhtaçtır. Bu Evrende paylaşmak her şeydir. Giderek hızlanıyoruz.... Ağaçların oluşması 4 Milyar yılda gerçekleşiyor. Ağaçlar tür zincirinin en önemli halkasıdır. Toprak hareketlidir. Mikroorganizmalar, sürekli beslenir, toprağı kazar, havalandırır ve dönüşüme uğratır. Nihayetinde, humus adı verilen verimli bir toprak katmanı oluşturur. Doğada, gereksiz ya da zararlı yoktur. Terazi daima dengededir. İnsanoğlu! Dünyanın bıraktığı 4 Milyar yıllık bir mirası tüketiyorsun. İnsanların büyük çoğunluğu, bugün bile, sahil şeritlerinde ya da göllerin ve nehirlerin kıyılarında yaşıyor. Bugün, Yeryüzünde, her 4 kişiden biri, hâlâ 6 bin yıl öncesinin imkânları ile yaşıyor. Bu sayı, tüm zengin ülkelerin, toplam nüfusundan bile çok. Tarım, 10 bin yıldan biraz daha önce keşfedildi. Çiftçilik hâlâ, Dünyadaki en yaygın iş kolu. İnsanlığın yarısı, hâlâ toprağı sürüyor ve dörtte üçünden fazlası hâlâ el emeğiyle çalışıyor. Giderek hızlanıyoruz... Bunca yıldır, kas gücüne güvenen insanoğlu, kömür, gaz ve petrol olarak milyonlarca yıl depolanan enerjiyi harcamaya başladı. Dünya, 50 yılda, çok radikal bir değişime uğradı. Son 60 yılda Dünya nüfusu üçe katlandı. Tarladaki insan gücü yerini makine gücüne bıraktı. Amerika’da 3 milyon çiftçi, 2 milyar nüfusu besleyecek tarım ürününü üretti. Tarım ürünlerinin önemli bir kısmı, et üretmek için, insan gıdası yerine hayvan gıdası olarak kullanılıyor. İnsanoğlunun kullandığı toplam suyun %70’i tarıma yönlendirildi. Yapılan tek ürünlü tarım, parazitleri ortaya çıkardı. Petrokimya ürünü haşere ilaçları sayesinde, kıtlık ve kötü ürün unutuldu. Zehirli tarım ilaçları her yere ve her şeye karışıp ana hücre benzeri hücrelerin içine işledi. Tek ürünlü tarım nedeniyle, son yüz yılda tarımsal çeşitliliğin dörtte üçü ortadan kalktı. Toprağa atılan her suni gübre gökyüzüne bir perde daha çekti. Artan et talebi hayvan çiftliklerini doğurdu. Hayvan çiftliklerinde, hayvanlar, tohum, soya küspesi ve protein zengini hazır yemlerle beslenip, tek bir kez bile otlak görmeden kesime gittiler. Tarım artık petrolün egemenliğine girdi. Artık ucuz petrol diye bir şey yok ve biz bunu görmezden geliyoruz. Los Angeles’te araba sayısı neredeyse insan sayısına eşit. Makineler, oluşumundan bu yana dünyanın muhafaza ettiği mineralleri söküp alıyor. Nüfusun %20si minerallerin % 80ini kullanıyor. Yeryüzünde tüm maden rezervleri 100 yıl bitmeden tükenmiş olacak. Giderek hızlanıyoruz... Uluslar arası ticaretin % 90’ı deniz üzerinden yapılıyor. Dubai, her mevsim güneşli ama tek bir güneş enerjisi paneli dahi yok. Dubai, Batının uyguladığı modelin zirvesini yaşıyor ve biz hâlâ doğayı tükettiğimizin farkında değiliz. Devasa gemiler okyanusların içini boşaltıyor. Balık avlama bölgelerinin çoğunda balık tükendi. Büyük balıkların çoğunun nesli tükendi. BİZE BAHŞEDİLEN YAŞAM DÖNGÜSÜNÜ BOZUYORUZ. Kaynakların sınırlı olduğunu unutuyoruz. 500 milyon insan çöllerde yaşıyor. Bu, tüm Avrupa nüfusundan daha fazla. İsrail çölden bir cennet yarattı (ama, Şeria nehri yılda birkaç ay denize su veremiyor) Dünyadaki nehirlerin %10’u yılda birkaç ay denize hiç su veremiyor. Şeria Nehrinden mahrum kalan Lut Gölünde her yıl su seviyesi 1 metre azalıyor. Hindistan’da son 50 yılda, 21 milyon su kuyusu açıldı. Batı Hindistan’da su kuyularının % 30’u kurudu. Las Vegas’ta 1 kişi günde 800 litre ile 1000 litre arasında su tüketiyor. Buralara su taşıyan Kolorado nehri artık denize su vermiyor. Su kıtlığı 2025’e kadar 2 milyar insanı etkileyebilir. Bataklıklar yeryüzünün % 6’sını oluşturuyorlar. Bataklıklar, kurak mevsimler için suyu muhafaza ederler. Son yüzyılda bataklıkların yarısı kurutulup kullanıma açıldı. DOĞADA HER ŞEY BİRBİRİNE BAĞLI. SU, HAVA, TOPRAK VE AĞAÇLAR. Ağaçlar, ciğerlerine çektikleri yer altı suyunu, havaya salarlar. Ormanlar, tüm atmosferdeki karbon miktarından daha fazlasını içinde saklar. Ağaçlar, Yeryüzündeki biyolojik çeşitliliğin dörtte üçüne yaşam ortamı sağlarlar. Evet giderek hızlanıyoruz... Dünyanın en büyük ormanı Amazon son 40 yılda %20 küçüldü. Dünyanın en büyük adası Borneo’da 10 yıl içinde bütün ormanlar yok olmuş olacak. Bunun sebebi hurma yağı üreten fabrikalar için ağaçların kesilmesi. Kâğıt üretmek için kesilen okaliptüs ağaçlarının toprağa salgıladığı zehir nedeniyle yerlerinde yeni ağaç yetişmiyor. 2 milyardan fazla insan hâlâ kömüre bağımlı. Haiti’de ormanların sadece % 2’si kaldı. Haiti’de erozyon nedeniyle artık tarım yapılamıyor. Paskalya adasında tüm ormanlar kesildiği için, adada kano yapacak tahta bulunamadığından balık avlanamıyor. Nijerya, Afrika’nın en büyük petrol ihracatçısı, ancak halkının % 70’i yoksul. YERYÜZÜNDEKİ YOKSULLARIN YARISI ZENGİN ÜLKELERDE YAŞIYOR. Dünya zenginliklerinin yarısı nüfusun % 2’sinin elinde. Her hafta 1 milyondan fazla insan şehirlere göç ediyor. Açlık 1 milyar insanı etkiliyor. Kutuplardaki buzulların erimesinin nedeni karbon. Karbon yakın gelecekte, atmosferi bir kazana çevirecek. Doğa’nın milyonlarca yıldır yaşamı sürdürebilmek için hapsettiği karbon, geri tepecek ve atmosferi ısıtacak. Amerika, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan kuzeybatı geçidindeki buzullar eriyor. Kıta buzulları son 40 yılda kalınlığının % 40’ını kaybetti. Yüzey alanları da her yaz küçülüyor. 2030 yılında tüm buzullar erimiş olacak. 2050 yılında Dünya üzerindeki canlı türlerinin dörtte biri yok olabilir. Kuzey Kutbundaki buzullar son 30 yılda yüzey alanının % 30’unu kaybetti. Grönland’ın ısınması adadaki tatlı suyun okyanusa karışmasına yol açtı. Eğer Grönland’daki tüm buzullar erirse, deniz seviyesi 7 metre yükselecek. Oysa Grönland’da sanayi yok. Erimenin sebebi Dünya’nın başka yerlerindeki sera gazı salınımı. Biz nerede olursak olalım eylemlerimiz Dünya’nın bir başka yerinde geri tepebilir. Bu atmosfer hepimizin paylaştığı bir servet ve atmosferin ülke sınırı yok. Biz giderek hızlanıyoruz. Ve hızlandıkça sonumuza daha çok yaklaşıyoruz. Evet insanoğlunun sonu çok yakın.... Bizler hayati olanları fuzulu olanlar için yok ediyoruz. Ama unutulmamalıdır ki doğa insanlar olmadan da yaşayabilir ama insanlar doğa olmadan yaşayamaz...
··
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.