Gönderi

2017’nin En Çok Ses Getiren 20 Romanı (Alıntıdır, http://kitapeki.com/)
Okumazsanız Pişman Olabileceğiniz 2017’nin En Çok Ses Getiren 20 Romanı 1. Yeraltı Demiryolu – Colson Whitehead Eleştirmenlerden tam not alan, çoksatarlar listelerinde aylar boyunca bir numarada kalan ve ödüllere doymayan Yeraltı Demiryolu, Sefiller’den Sevilen’e uzanan bir yelpazede yer alan engin çağrışımlarıyla son yılların en önemli ve en çok ses getiren kitaplarından biri. 2. 4 3 2 1 – Paul Auster Auster kitabını yorumlarken, “Kendi yaşamımdan bazı şeyleri aktardım, ama hangi yazar bunu yapmaz ki?” diyor ve, “Ben tanıdığım, bildiğim dünyayı, kendi yaşadığım ve sürprizlerle dolu deneyimleri yansıtmaya çalışıyorum, ömrüm boyunca bu kitabı yazmak için bekledim,” diye tamamlıyor sözünü. 3. Buradayım – Jonathan Safran Foer Foer yine kimsenin başaramadığını başarıyor ve yaşam akışını olduğu gibi, tüm güzelliği ve sefaletiyle sayfalara yansıtıyor, satırlarını yüreklerimize kazıyor. Hayat denen trajikomedinin insafına kalmış olan bizler… işte, bakın, buradayız, buradayız, buradayız. 4. Taksitle Ölüm – Louis Ferdinand Celine Yayımlanışından tam 81 yıl sonra Türkçeye ‘‘bulaştırılan’’ Taksitle Ölüm küfürbaz, asi, provokatif, müptezel, haz düşkünü, sınır ihlali yapan, kaotik bir metin.Hayatta dikiş tutturamayanların, dahası tutturmak istemeyenlerin başucu kitabı… 5. Vejetaryen – Han Kang Han Kang bizleri cinselliği, şiddeti, ilişkilerimizi ve saplantılarımızı sorgulayacağımız rahatsız edici bir yolculuğa çıkarıyor. 6. Arafta – George Saunders Amerika ile aynı anda Türkiye’de de yayımlanan Arafta, zihin zorlayan kurgusu, alışılmadık biçimi ve acıyı bile bir mizah ögesi haline getirebilen üslubuyla, okurun önünde yepyeni ve deneysel bir patika açıyor. “Sevdiğimiz her şey sonlanmak zorundaysa sevmeye ve yaşamaya nasıl devam ederiz?” 7. Anlatış – Ursula K. Le Guin Bu kitapta Le Guin, çoğu eserinde olduğu gibi yine ötekilik ve iletişim gibi temalara eğilerek önyargılarımıza ayna tutuyor. “Din” kavramını sorguluyor ve son derece politik bir bilimkurgu sunuyor. Yine de Le Guin, tüm bunların ötesinde edebiyatın kendisine dönüyor, çünkü bu romanın odağında birçok önemli değeri simgeleyen bir kültür, usul usul sürdürülen bir gelenek var: Hikâye anlatıcılığı. 8. Montano Hastalığı – Enrique Vila Matas Labirentleri, göndermeleri ve tüm bunlara rağmen canlılığını hiç kaybetmeyen kurgusuyla Montano Hastalığı, “Borges’in yirmi birinci yüzyılda en çok seveceği roman” olarak da tanımlanıyor. Montano Hastalığı’nı Seda Ersavcı İspanyolca aslından çevirdi. 9. Sona Ermek – Selim İleri Çokça eser vermiş bir yazarın yarım kalmış romanını yeniden yaşatmaya çalışırken hatırladığı gençlik düşleri, geçmişin acımasız pırıl pırıl yaşanmışlıkları ve artık asla geri gelmeyecek, bir hayatın otobiyografik izler taşıyan dökümü… 10. Biz Hep Şatoda Yaşadık – Shirley Jackson Bugün Stephen King’den Neil Gaiman’a değin pek çok çağdaş yazarın ilham kaynakları arasında andığı Shirley Jackson, Amerikan Gotiği’nin klasiklerinden sayılan Biz Hep Şatoda Yaşadık ile anlatıcı olarak ustalığını gözler önüne seriyor ve kız kardeşliğe dair unutulmayacak bir metne imza atıyor. Doğada hiçbir şey yoktan var olmuyor ve sarayların enkaza, hayallerin hezeyana dönmesi için bir an yetiyor; geriye kala kala biraz toz, belki biraz da kül kalıyor. En ölümcül zehirler, tıpkı en kuvvetli tılsımlar gibi insan yüreğinde büyüyor ve hiçbir yer, ama hiçbir yer insanın evi gibi olmuyor. 11. Sibop – Başar Başarır Sibop, kendi deyimiyle “acemi kolpacı” Orhan’ın romanı. Doğma büyüme Cihangirli Orhan, hukuk tahsili yapmış. Girdiği işlerde pek tutunamamış, ailesinin gözünden bile düşmüş. Kimse tarafından yüzüne bakılmayan biri. Öyle ki, adı “sibop”a çıkmış. Ama bir gün Orhan’ın yüzüne bakan bir kız çıkıyor ve roman başlıyor. Başar Başarır’ın bu sürükleyici, inandırıcı, azmettirici romanının öne çıkan yanı dili olabilir; bir solukta, Türkçenin tadına vara vara okuyacağınız Orhan’ın hikâyesini çok seveceksiniz. 12. Hüznün Fiziği – Georgi Gospodinov Bulgar yazar Georgi Gospodinov’un dönemden döneme, hikâyeden hikâyeye atlayarak ince ince kurduğu bir labirent-roman Hüznün Fiziği. Romanın anlatıcısı, başkalarının zihinlerine nüfuz edip onların yaşadıklarını yaşayabilen, hayat denen labirentte kaybolmuş, kendini kaybedip başkalarında bulmuş bir adam. Onun hikâyesinin iç içe geçmiş koridorlarında dolaşırken biz de kaybolup kendimizi onda buluyoruz – zira anlattıkları öylesine samimi, öylesine duygulu, hüzünlü, komik, derin, dokunaklı… 13. Kıymetli Şeylerin Tanzimi – Sezen Ünlüönen Kıymetli Şeylerin Tanzimi, bir aile tarihi, soluk ve pırpır eden bir ışığın altında geçen hayat muhasebesi… Sezen Ünlüönen duman gibi hafif, merakla ve sessizce geziniyor evin içinde… 14. Meteliksiz Aşıklar – Zaven Biberyan Yeniyetme Sur’un, ailesi ve kız arkadaşı Norma’yla ilişkisini merkeze alarak 1950’ler Türkiyesinin röntgenini çeken keskin bir toplumsal eleştiri romanı Meteliksiz Âşıklar. 15. Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın – Juniçiro Tanizaki Zarif, yumuşacık bir üslupla insan ilişkilerinin girift yapısını, küçücük ayrıntıların -bir nesnenin, jestin veya bakışın- insan ruhunda yarattığı dönüşümleri, yalnızlığın ve sevginin türlü biçimlerini gösterir. 16. Fındık Kabuğu – Ian McEwan Ünlü İngiliz yazar Ian McEwan’ın anlatıcılığını bir fetüse yaptırdığı, embriyonun yapısı gereği monolog bir anlatımla ilerleyen, nüktesi bol ve akıcılığını kaybetmeyen bir dille kotardığı bu kısa roman, klasik suç hikâyesinden beklenenleri başarıyla karşılarken en özgün Hamlet uyarlamalarından birisi olarak anılmayı hak ediyor. 17. Başlangıç – Dan Brown İnsanoğlunun var olduğu günden beri cevabını bulmaya çalıştığı bu temel soruya cevap bulma iddiasındaki bir fütüristin tam da keşfini açıklayacağı gece her şey trajik bir biçimde karanlığa gömülür. Eski öğrencisinin sunumuna davetli olan Simgebilim Profesörü Robert Langdon söz konusu keşfi öğrencisinin anısına dünyaya duyurmaya karar verir. Ancak, kendisini bekleyen şifrelerden, acı sürprizlerden ve ölümcül fanatiklerden habersizdir… 18. Saten Ada – Tom McCarthy Türkçede C ve Kalan romanlarıyla, Tenten ve Edebiyatın Gizemi adlı inceleme kitabıyla tanınan Tom McCarthy’nin Perec, Calvino ve Joyce’un meşalesini devraldığı düşünülüyor. Son romanı Saten Ada aynı zamanda bir inceleme, makale, rapor, bir manifesto ve itiraf. 19. Yanlış Tercihler Mahallesi – Mario Levi Mario Levi, yeni romanı Yanlış Tercihler Mahallesi’nde sıra dışı bir mahallede yaşayan sıra dışı karakterlerin iç içe geçmiş öykülerini son derece çarpıcı bir biçimsel üslupla anlatıyor. 20. Mösyo Pain – Roberto Bolano Mösyö Pain, Edgar Allan Poe öykülerini anımsatan puslu ortamları ve esrarlı karakterleriyle Roberto Bolaño’nun hayal gücünün karanlık katmanlarını yansıtıyor. (Alınıtıdır, kitapeki.com)
··
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.