Lösemili genç bir kızın günlüğünü ve fotoğraflarını barındıran; yaşama sevinci, ölüm ve aşk konularını iç içe işleyen ve kitabın yazarının kitabın kahramanı olduğu eserdir.
Sarsıcıdır. Uzun süre sizi düşünmeye iter. Yaşamı sorgulatır. Etkisinden kurtulmak haftaları; hatta ayları alabilir.
Mavi Saçlı Kız, ablamın ergenlik dönemindeyken eve getirdiği ve aylarca okuyup bitiremediği kitaplardan yalnızca biriydi. Tıpkı Bir Genç Kızın Gizli Defteri gibi. Ben ise kitap okumayı seven, her bulduğunu okuyan, tipik yaramaz erkek kardeşler gibi ergenlik çağındaki ablamın eve getirdiği kitapları gizlice alarak gece yarıları okuyordum. Ablam 19, ben 17 yaşındaydım. Burçak Çerezcioğlu ile tanışmam da bu şekilde gerçekleşmişti...
Mavi Saçlı Kız’ı da diğer kitaplar gibi ablam uyuduktan sonra gizlice alıp okumaya başlamıştım. Şu an kitabın içeriğinde yer alan hiçbir olayı ve hiçbir cümleyi hatırlamıyor olmama rağmen, beni nasıl sarstığını ve yastığımı sırılsıklam bırakacak derecede ağlattığını bugün dahi unutamam. Ağlarken, aynı odada yattığımız ablam uyanmasın diye yorganı üstüme çektiğim anlar ise hala hafızamda capcanlı bir şekilde korunmaktadır.
2-3 gün süren okumam neticesinde, içimi dışıma çıkaran ve hüngür hüngür ağlatan bu kitap aynı zamanda beni büyük bir çelişkide de bırakmıştı. Çelişkim; Burçak'ın ölmemesi için kitabı artık okumak istememem ve Burçak'ın kurtulma mucizesini içimde gizlice sakladığımdan kitabı hızlıca okumak istememdir. Unutamadığım bir zamana ait unutamadığım bir çelişkidir.
Kitabı okuyacak arkadaşlara tavsiyem, psikolojik olarak kendinizi zayıf hissettiğiniz bir dönemde bu kitaba başlamayın. Ama mutlaka bir gün okuyun.